29 Haziran 2020 Pazartesi

Eşi de tutuklu hapisteki babanın feryadı: Yarın geç olabilir

Dokuz ay önce tutuklanan öğretmen Hüseyin Kaya, anneleri de tutuklu iki küçük kızının yaşadığı travmaları anlattı ve yardım istedi: “Feryadımızı paslanan gönüllere duyurun, yarın geç olabilir.”

SEVİNÇ ÖZARSLAN

BOLD ÖZEL – Anne ve babaları birlikte tutuklanan çocukların yaşadığı travmaların boyutu gün geçtikçe büyüyor. Cemaat soruşturmaları kapsamında 6 ay önce tutuklanan Hüseyin Kaya İzmir Buca Kırıklar Cezaevine, eşi Hilal Kaya Gebze Kadın Kapalı Cezaevine gönderildi. Sümeyye (5,5) ve Sarenur (1,5) adlı iki küçük kızları ise Şanlıurfa’da yaşayan 70 yaşındaki babaannelerinin yanında kaldı.

Yol uzun, maddi imkan yeterli olmayınca çocuklarını göremeyen Hüseyin Kaya, koronavirüs salgını başlamadan önce Mart 2020’de kızlarıyla yaptığı son görüş gününü ve sonrasında yaşadığı acıyı kaleme döktü. Büyük kızının terk edilme korkusu yaşadığını söyledi, küçük kızının ise kendisini artık tanımadığını, her gördüğünü anne, babası zannettiğini belirtti.

“AĞLAYARAK KAÇIYOR BENDEN”

Sümeyye ve Sarenur Kaya

HDP Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’na mektup göndererek derdine çare arayan Kaya, “Büyük kızım terk edilme korkusuyla asi söz dinlemez olmuş maalesef. Küçük kızım her gördüğüne anne-baba demekte. En acısı bu ay görüşüme geldi. Kucağıma alıyorum, ağlayarak kaçıyor benden. Bıraktığımda benden ayrılmayan, her dışarı çıktığımda kağıda dakikalarca ağlayan kızım beni tanımıyor. Annelerini de görmeye gittiler, aynı şeyi anneleri de yaşamış.” dedi.

“FERYADIMIZI PASLANMIŞ GÖNÜLLERE DUYURUN”

“Ne olur yavrularımın sesini duyun. Eşimin sesini duyun. Yarın geç olabilir.” diyen Kaya, “Bir anne babanın en zor imtihanı yavrularının onları tanımaması. Rabbim kimseye böyle bir acı yaşatmasın. Ben adam öldürmedim. Vatanıma ihanet etmedim. Tek suçum 2 yıl bir dershanede çalışmak. Kimse feryadımızı duymuyor. Feryadımızı paslanmış gönüllere duyurursanız size çok minnettar olacağım. Kimse toplumun beklentilerini duymuyor. Herkes kendi menfaatlerinin peşine takılmış durumda.” ifadelerini kullandı.

“OKUYABİLMEK İÇİN GÜNDE 120 KM YOL GİDİP GELİYORDUM”

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Matematik Öğretmenliği mezunu olan Hüseyin Kaya, mektubunda büyüdüğü köyü ve ne şartlarda ilkokulu ve liseyi tamamladığını da anlattı:

“Ben Urfa’nın ücra bir köyünde ilkokul eğitimimi tamamladım. Sonra imkanlar olmayınca 4 yıl okula gitmedim. Taşımalı eğitim çıkınca okuyayım dedim kendi kendime. Ama yaş ilerlemişti. Okullar kabul etmiyordu. Zorla kendimi taşımalı eğitim yapan bir okula yazdırdım. Gündüzleri gidiş-geliş 120 km okula gider. Geceleri çobanlık yapardım. İki yılım öyle geçti. 7. sınıftan itibaren devletin yatılı okulunda okudum. Eskişehir’de bir lise kazandım. İmkan olmayınca gidemedim. Urfa’da liseyi okudum, çok zor şartlar altında. Baraka evde kaldım. Köyden ekmek gelirse 60 km uzaklıkta, köy postası ile o zaman karnımızı doyururduk. Fırından ekmek alacak gücümüz yoktu.”

“ŞİMDİDEN HAYATA KÜSLER”

Kullanmadığı Bylock programı nedeniyle tutuklu olduklarını ifade eden Hüseyin Kaya (35), 15 Temmuz’dan sonra çalıştığı özel kurum tarafından da işten atıldığını vurguladı. Kaya, 2012-2014 yılları arasında özel bir dershanede çalıştığı ve orada SGK kaydı bulunduğu için hiçbir kurumun iş başvurusunu kabul etmediğini sözlerine ekledi.

Hüseyin Kaya’nın fotoğrafın arkasına yazdığı not: “Çocuklar bıraktığımızda böyleydiler. Şimdi hem büyümüş hem de şimdiden hayata küsler.”

HÜSEYİN KAYA’NIN 8 MART 2020’DE YAZDIĞI MEKTUBUN ORİJİNALİ

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder