Gezi olayları sırasında gözaltına alınan kişinin nezarette dövülmesiyle ilgili Anayasa Mahkemesi, yeniden soruşturma kararı verdi. AYM kararından sonra açılan dava yedi yıl sonra cezasızlıkla sonuçlandı. Polise verilen para cezası ertelendi.
BOLD – Mahkeme, suçlu bulduğu polis memuruna önce 3 bin lira para cezası verdi ancak bu cezayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında erteledi.
Anayasa Mahkemesi kararıyla açılan davada ise, ilk soruşturmada bilirkişinin nezarethanedeki kamera kayıtlarında olmamasına rağmen darp edilen kişinin polise hakaret ettiğine ilişkin rapor düzenlediği ve darp görüntülerini raporuna almadığı ortaya çıktı.
KAFAMI DUVARA VURDULAR
Diken’in haberine göre, İzmir’de Gezi eylemlerinden sonra gözaltına alınan Hüseyin Kaya, tutuklandıktan sonra avukatı aracılığıyla savcılığa başvurdu ve işkence gördüğü iddiasıyla terörle mücadele şubesinde görevli polislerden şikayetçi oldu. Kaya ‘gözaltına alındığı ilk gün bir polis tarafından işkence yapılmakla tehdit edildiğini, yatağını almaları nedeniyle yerde yatmak zorunda kaldığını, 14 Temmuz 2013 gecesinde yaklaşık 10 polis memuru tarafından sürüklenerek nezarethaneden çıkarıldığını, kolundan tutularak kafasının duvara vurulduğunu, tekme ve tokatlarla darp edildiğini ve hakarete maruz kaldığını ve bütün bu işkencelerin kameranın bulunmadığı yerde yapıldığını’ öne sürdü.
SAVCI, POLİS RAPORUYLA TAKİPSİZLİK VERDİ
Savcılığın yürüttüğü soruşturmada, mesleği belirtilmeyen bir bilirkişinin hazırladığı rapora ve polis tutanaklarına dayanılarak takipsizlik kararı verildi. Takipsizlik kararında, polisin hazırladığı tutanaklara atıf yapılarak şikayetçi Kaya suçlandı. Takipsizlik kararında Kaya’nın kendisine zarar verdiği iddia edildi. Raporda, ‘Görevlilere karşı sürekli olarak tehdit ve hakarette bulunduğu, görevlilere direndiği, nezarethaneye zarar verdiği, görevlilerce herhangi bir müdahalenin yapılmamasına rağmen ‘Vurma diyorum sana, vurma lan’ diye asılsız ithamlarda bulunduğu, rahatsız olduğunu beyan etmesi üzerine hastaneye götürülmesine rağmen tedaviyi kabul etmediği, nezarethanede yatağı kaldırıp, yatak tahtasını söküp eline alarak yatağın üzerinde oturduğu, lavabo ihtiyacı için nezarethaneden çıkarıldığında tekrar nezarethaneye girmemek için direnmesi nedeniyle orantılı güç kullanılıp nezarethaneye sokulduğu, doktor raporu için nezarethaneden çıkarılmak istendiğinde direnmesi nedeniyle kendisine orantılı güç kullanıldığı’ iddia edildi.
AVUKATI AYM’YE BAŞVURDU
Kaya’nın avukatı Nezahat Paşa, takipsizlik kararının kaldırılması için mahkemeye yapılan itirazın reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda ‘soruşturmada teşhis yaptırılmadığı, şikayetçinin beyanın alınmadığı, tanıkların dinlenmediği, kamera kayıtları savcılıkça izlenmeksizin polis olup olmadığı belirtilmeyen bir bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ile yetinildiği, kamera kayıtlarının CD ortamına şüpheliler tarafından aktarıldığı ve görüntülerde kesintiler bulunduğu’ belirtildi ve ‘işkence ve kötü muamele yasağı’nın ihlal edildiği savunuldu.
AYM: BAŞINI KİM DUVARA VURDU?
Anayasa Mahkemesi 2. Bölümü’nün 2016 yılında verdiği kararda, sağlık raporuna göre başvurucunun gözaltında olduğu süre içinde başından yaralandığı ancak bunun ne şekilde olduğuna ilişkin ne bilirkişi raporunda ne de savcılığın takipsizlik kararında bir belirleme olmadığı belirtildi. Kararda, ‘dosyada yer alan ve kamera görüntülerinden alındığı belirtilen fotoğraflardan başvurucunun kafasını vurma şekline ilişkin bir çıkarım yapılamadığı’ vurgulandı. AYM bu nedenle ‘devletin etkili soruşturma yapma usul yükümlülüğünün ihlal edildiğine’ karar verdi ve soruşturmanın yeniden açılması için dosyanın İzmir başsavcılığına gönderilmesine karar verdi.
BASİT YARALAMA DAVASI AÇILDI
İzmir başsavcılığı, AYM kararı doğrultusunda yaptığı soruşturmada atanan bilgisayar uzmanı yeni bilirkişi, önceki bilirkişi raporunun aksine şikayetçinin polislere hakaret ettiğine ilişkin herhangi bir bulgu olmadığını ve kafasının duvara vurulduğunu belirtti. Savcılık da bilirkişi raporunda Uzun’un kafasına vurduğu belirtilen polis memuru Y.U. hakkında ‘basit yaralama’ suçundan dava açtı. Y.U yaptığı savunmada iddiayı reddetti ve ‘Kaya’nın gözaltına alındığı suçun terör suçu olduğunu ve görevlilere sürekli zorluk çıkardığını’ söyledi.
İŞKENCECİ POLİSE İYİ HAL ERTELEMESİ
Yapılan yargılama sonunda İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesi, polis memuru Y.U’yu suçlu buldu ancak ‘basit yaralama’ suçundan sadece 3 bin lira adli para cezasına mahkum etti. Mahkeme, sanık polisin ‘sakıbasız olduğu ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde kanaate varıldığı’ gerekçesiyle bu cezayı da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında erteledi. Yedi yıl süren yargı süreci sonunda suçlu bulunan polis memuru ceza almadan kurtuldu.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder