27 Ocak 2021 Çarşamba

Tayyip Erdoğan tipi ekonomi

Recep Tayyip Erdoğan, “Son 18 yılda Türkiye ekonomi ve demokraside çağ atladı” dese de rakamlar bunun tersini söylüyor. Gelişmiş Batı demokrasileri tarafından Türkiye’yi totaliter bir hapishaneye çevirdiği eleştirileri yöneltilen Erdoğan’ı başı ekonomiyle dertte…

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Melis grup toplantısında konuştu. Son 18 yılda Türkiye’nin ekonomi ve demokraside çağ atladığını iddia etti. AKP’nin girdiği 15 genel seçimin, mahalli seçimin, cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamında birinci çıkmasının sırrının halkla tesis ettiği güçlü gönül bağı olduğunu savundu. “Biz de milletimize vefa borcumuzu hizmet ederek, eser ortaya koyarak, ülkemizi ileriye taşıyarak ödemeye çalışıyoruz” dedi.

Erdoğan şöyle devam etti: “Türkiye’nin son 18 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkes görüyor. Ülkemiz ekonomi ve demokraside çağ atladı. Yakında, hazırlamakta olduğumuz yeni reform paketlerini Meclis’e sunmaya başlayacağız. Çok köklü ve önemli düzenlemeler içerdiği görülecektir. Tek hedefi Tayyip Erdoğan’ı indirmek olan muhalefete bu millet iktidarı vermez.”

İnsan hakları ihlalleri ve işkencenin zirve yaptığı, muhaliflerin cezaevine atıldığı Tayyip Erdoğan Türkiyesi’nde demokrasi gibi ekonomi de can çekişiyor. Erdoğan’ın Türkiye’ye çağ atlama iddiası sözde kalıyor. Sözcü’den Emre Deveci, AKP’nin ekonomi politikalarının sonucunu rakamlarla anlattı.

18 YILDA EKONOMİNİN HALİ
  • AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda Türkiye’nin milli geliri 240 milyar dolardı. Bu rakam, 2013’te 957 milyar dolara kadar yükselirken 2019’da 760 milyar dolara geriledi. 2020 yılı için 649 milyar dolar öngörülüyor. Hükumetin açıkladığı Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) ise 702 milyar dolar tahmini yer alıyor.
  • 2002’de Türkiye’nin kişi başı milli geliri 3 bin 620 dolardı. 2013’te 12 bin 490 dolara kadar yükselen bu rakam, 2019’da 9 bin 150 dolara geriledi. IMF’nin tahminlerine göre bu rakam 2020’de 7 bin 715 dolara gerileyecek. YEP’in 2020 tahmini ise 8 bin 381 dolar. 2002 yılında dolar cinsinden kişi başı milli gelirde Türkiye 73. sıradaydı. 2019’da 75. sırada bulunuyor. 2020’de IMF tahminlerine göre ise 78. sıraya gerileyecek.
  • Son yıllara TL’deki değer kaybı damga vurdu. Özellikle 2020’de dolar karşısında dünyada en fazla değer kaybı yaşayan para birimi yaklaşık yüzde 30’luk oranla Türkiye oldu. TL ekim ayında, 1994’ten bu yana olan dönemin en değersiz seviyesine geriledi. Kasım 2002’de 101,38 olan bu değer, Ekim 2020’de 60,66 değerini aldı.
  • 2001 krizi öncesinde 2000 yılında Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 6 idi. 2002’de bu oran yüzde 9,8’e çıktı. AKP döneminde işsizlikte en düşük nokta 2012 yılında yüzde 8,4 oldu. 2019’da ise dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 13,7 oldu. 2020 için IMF’nin tahmini yüzde 14,6. YEP tahmini ise yüzde 13,8. Temmuzda TÜİK dar tanımlı işsizlik oranını yüzde 13,4 olarak açıklarken DİSK-Ar geniş tanımlı işsizlik oranının yüzde 27,3 olduğunu hesapladı. TÜİK verilerine göre, Kasım 2002’de istihdam oranı yüzde 44,8 iken, bu rakam Temmuz 2020’de yüzde 43,5’e geriledi. Kasım 2002’de işsiz sayısı 2 milyon 689 bindi. Temmuzda dar tanımlı işsiz sayısı 4 milyon 227 oldu. İş bulma ümidini kaybedenler de dahil edildiğinde DİSK-Ar’a göre bu rakam 9,8 milyona ulaşıyor. Kısa çalışma kaynaklı iş kaybı da eklendiğinde rakam 10 milyonu aşıyor. 2002’de 68,8 milyon olan nüfus ise 2019 sonunda 83,2 milyona yükseldi.
  • 2000’lerden sonra tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de enflasyon önemli oranda geriledi ancak Türkiye dünya ortalamasının çok üzerinde kaldı. 2002 yılında yıllık enflasyon dünyada ortalama yüzde 4,1, gelişen ülkelerde yüzde 6,7 iken Türkiye’de yüzde 29,7 idi. 2019’da Türkiye’de enflasyon yüzde 11,8 olurken, dünyada ortalama yüzde 3,9, gelişen ülkelerde yüzde 5,7 oldu. IMF’nin Türkiye için 2020 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 12. Dünya ortalaması için tahmini ise yüzde 2,8. 2002’de Türkiye, dünyada enflasyonu en yüksek 7. ülkeydi. 2019’da bu alanda 15. sırada yer aldı. 2020’de ise IMF tahminine göre 18. sırada yer alacak.
  • İthalata bağımlılıktan kaynaklanan yüksek cari açık, AKP döneminde Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarından biri oldu. Türkiye’de milli gelire oranla cari açık 2002’de yüzde 0,3 iken, 2011’de yüzde 8,9’a kadar yükseldi. 2020’de IMF bu oranın yüzde 3,7 olmasını öngörüyor. Gelişen ülkeler için IMF’nin milli gelirine oranla ortalama cari açık tahmini ise sadece yüzde 0,1.
  • Yüksek cari açık ve ithalata bağımlılık nedeniyle Türkiye’nin dış borç stoku AKP döneminde ciddi şekilde arttı. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, 2002’de 129,6 milyar olan Türkiye’nin brüt dış borç stoku, 2018’in birinci çeyreğinde 466,9 milyar dolara kadar yükseldi. Krizle birlikte TL’deki aşırı değer kaybının getirdiği yüksek kur riskini yönetmek için özel sektör dış borç azalmaya başladı ve bu riskin bir bölümü dolaylı olarak Hazine’ye devredildi. 2020’nin Haziran sonu itibarıyla Türkiye’nin dış borç stoku 421,8 milyar dolar. 2002’de yüzde 54,4 olan dış borç stokunun milli gelire oranı, 2020’nin ilk yarısı itibarıyla yüzde 56,8 seviyesinde.
  • AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002’de Merkez Bankasının (TCMB) 25,5 milyar dolar döviz rezervi, 1 milyar dolarlık da altın rezervi vardı. Toplam 26,6 milyar dolarlık rezervin toplam dış borca oranı yüzde 20,5 idi. 23 Ekim 2020 itibarıyla TCMB’nin 45,1 milyar dolarlık döviz rezervi, 43,3 milyra dolarlık da altın rezervi bulunuyor. Toplam 88,4 milyar dolarlık rezervin toplam dış borca oranı yüzde 21. Ancak, TCMB rezervlerinin 62,9 milyar doları, yurt içi ve dışındaki bankalardan TL karşılığında swap (takas) ile alınan döviz ve altınlardan oluşuyor. Bu durumda TCMB’nin swap hariç rezervi 25,5 milyar dolara geriliyor. Rezervin dış borca oranı da yüzde 6’ya geriliyor. Swapların yanı sıra bankaların zorunlu karşılık olarak TCMB’de tuttuğu döviz ve altınlar da çıkarıldığında TCMB’nin net rezervi eylül sonu itibarıyla -45,9 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.
  • 2002 yılında net asgari ücret 184 TL idi. Dolar karşılığı ise 126 dolardı. Bugün 2 bin 324 TL. Dolar cinsinden ise 273 dolar. Asgari ücret son 18 yılda görece artmış olsa da, çalışanların büyük çoğunluğunun ücreti asgari ücret ve ona yakın seviyelere geriledi. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortalamasında çalışanların sadece yüzde 7,5’i asgari ücretin yüzde 5 fazlasına kadar çalışıyor. Türkiye’de bu oran yüzde 43. Hesaplamalar, asgari ücret ve bu ücretin iki katına kadar aralıkta çalışanların oranı, toplam çalışanların yüzde 80’ini aşmış durumda.
  • İsviçre bankası Credit Suisse verilerine göre, 2002 yılında nüfusun en zengin yüzde 10’luk kesimi servetin yüzde 67,7’sine sahipti. 2018 yılından bu oran yüzde 81,2’ye yükseldi. Bu dönemde nüfusun yüzde 90’lık çoğunluğunun toplam servetten aldığı pay ise yüzde 33,3’ten yüzde 18,8’e geriledi. 2018 itibarıyla nüfusun yüzde 82’sinin kişi başı serveti 10 bin doların altında. Nüfusun sadece binde 1’lik kesiminin serveti 1 milyon dolar ve üzerinde bulunuyor.
YOKSULLUK İNTİHARLARI

Erdoğan iktidarının ekonomik anlamda çöktüğünün en önemli göstergesi ise son yıllarda patlayan yoksulluk intiharları

TÜİK verilerine göre ekonomik sebepler yüzünden yaşanan intiharların toplam intiharlar içindeki payı 2018’de yüzde 7.3 iken 2019’da yüzde 9.4’e yükseldi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisine (İSİG) göre sadece iş yeri içinde veya işe bağlı olarak intihar edenlerin sayısı 2020’nin ilk 8 ayında 54 kişi oldu.

Tayyip Erdoğan tipi ekonomi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder