Tayyip Erdoğan’ın cuma günü açıklayacağı “müjde” için Berat Albayrak “Türkiye’nin eksenini değiştirecek” tanımını kullandı. Ekseni değiştirecek gelişme Çin’le yakından ilgili..
FATİH YURTSEVER
BOLD ANALİZ
Erdoğan Cuma Günü Neyi Açıklayacak?
Otoriter rejimlerin varlıklarını devam ettirebilmeleri, başarılı bir algı yönetimi ile halkı gerçeklikten koparmalarına ve kendi gerçekliklerini tek doğru olarak halka kabul ettirebilmelerine bağlı. Erdoğan rejimi bu konuda şu ana kadar oldukça başarılı bir geçmişe sahip. Ancak Covid-19 sonrası yaşanan durgunluğun da etkisiyle, ekonomik kriz Türkiye’de hissedilmeye başladı. Yaşanan toplu tasfiyeler sonrası devlet kurumlarının içerisine düştüğü acınası durum ve yargıya olan güveninin yerlerde sürünmesi, kısmen algıları sorgulama potansiyeli olan halk kitlelerine daha büyük yalanların söylenmesini zorunlu kılıyor.
En son Doğu Akdeniz üzerinden koparılan “Mavi Vatan” fırtınasının istenilen sonuçları verememesi de Erdoğan’ı şapkadan cin çıkarmaya zorladı. Zira, Erdoğan bugüne kadar iç ve dış dengeler sonrası oluşan fırsatları çok iyi değerlendirerek aldığı kararlar sonucunda iktidarını korudu. Türk siyasi tarihini yakından takip edenlerin de bildiği üzere, Türkiye’de siyasetin geleceği üzerinde iç dinamikler kadar dış dinamikler de belirleyici etkiye sahip.
Uluslararası hegemonik sisteminin lideri olan ABD artık tek başına istediği kararları kabul ettirmekte zorlanıyor. Çin hem ekonomik hem de askeri olarak yükselişini sürdürüyor. ABD güvenlik çevrelerinde yapılan değerlendirmelere göre; 2030 yılına kadar Çin’e müdahale edilmezse, ABD küresel liderliğini kaybedecek. Bu nedenle ABD önümüzdeki dönemde tüm gücünü Çin’i durdurmak için kullanacak.
ABD bundan sonra Ortadoğu’da olaylara bizzat dahil olmak yerine, kuracağı yeni yapı üzerinden müttefikleri vasıtasıyla dahil olmayı planlıyor. BAE ve İsrail arasında yapılan anlaşmanın benzerinin önümüzdeki günlerde Suudi Arabistan ve diğer Körfez Ülkeleri ile yapılması da bu savı doğrulayacaktır. Kısaca ABD kendisi bölgeden çekildikten sonra oluşacak güç boşluğunun İran tarafından doldurulmasını istemiyor. Son günlerde bölgede Hizbullah başta olmak üzere, İran yanlısı milis gruplara yönelik yapılan faaliyetler de bu düşüncenin yansıması.
Çin Kuşak-Yol ve Deniz İpek Yolu projeleri ile dünyada doların hâkim olmadığı yeni bir ekonomik düzen kurmak istiyor. Türk kamuoyunun çok fazla dikkatini çekmese de temmuz ayı içerisinde İran ve Çin arasında 25 yıl süreli çok önemli bir anlaşma imzalandı. Anlaşma; Çin’in İran’a 400 milyar doları bulacak yatırımını, tarım, enerji ve askeri alanda iş birliği ile istihbarat paylaşımı gibi geniş alanları kapsıyor.
Olaylara tarafsız bakabilen herkesin açıkça göreceği üzere Erdoğan 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de rejimi değiştirdi. Bunu yaparken açık veya örtülü bir şekilde hem iç hem de dış güç odaklarının desteğini aldı. 15 Temmuz sonrasında istenilen tasfiyelerin yapılabilmesi için de S-400 alımı gibi politik kararlar üzerinden ülkenin rotası Rusya’ya çevrildi. Rusya da bu durumdan istifade ederek tarihinde ilk defa Doğu Akdeniz’e yerleşti, denizaltılarını Montrö’ye rağmen boğazlardan geçirdi, Akkuyu Nükleer Santral anlaşması ile Doğu Akdeniz’de ikinci bir limanı kullanma hakkı kazandı, Türk Akım Sözleşmesini çok namüsait koşullar altında Türkiye’ye imzalattı.
Ancak Rusya ölçeğinde bir gücün siyasi ve ekonomik desteği ile Erdoğan rejiminin varlığını sürdürmesi mümkün değildi. Erdoğan rejimi ve Rusya arasında 15 Temmuz sonrasında yaşanan yakınlaşma taktikseldi. Bu iş birliğinden hem Erdoğan hem de Rusya istediklerini aldı. Erdoğan ve destekçilerinin kafasındaki esas model 1979 İran Devrimi’ni esas alan bir yönetim kurmaktı. Erdoğan son iki yıl içerisinde yaptığı değişiklikler ile bu konuda önemli mesafe kat etti. Geriye rejim değişikliğini fiili olarak dünyaya ilan etmek ve İngiltere merkezli küresel sermayenin desteklediği Çin’in ekonomik ve siyasi olarak desteğini almak kaldı.
Erdoğan rejiminin sözcülerinden İbrahim Karagül, dün sosyal medya hesabından; “Erdoğan, Cuma günü müjdeyi verecek. Eksen değiştiren bir dönem başlayacak. İçerideki cephenin kimlerle çalıştığı bir kez daha görülecek.” mesajlarını paylaştı. Erdoğan’ın açıklamaları sonrasında uluslararası medya Türkiye’nin Batı Karadeniz’de doğal gaz rezervleri bulduğuna dair haberleri paylaştı.
Özetlersek Erdoğan rejimin değişikliğinde son aşamaya geldi. İçerideki sıkışmışlığı aşmak için ekonomik olarak desteğe ihtiyacı var. Kanal İstanbul projesi hem Erdoğan hem de Çin için bir fırsat. Hazır Ortadoğu’da yeni düzen kuruluyorken ve Türkiye’de Batı Karadeniz’de doğal gaz rezervi bulmuşken, Erdoğan Rejimi ile Çin arasında İran-Çin anlaşmasına benzer bir anlaşmanın imzalanması, bu anlaşmanın Kanal İstanbul ve Batı Karadeniz’deki sondaj faaliyetlerinin finansmanını karşılaması sürpriz olmaz. Zira Türkiye’de İran Devrimi gibi bir devrimin başarılı olması devamlı gelir getirecek bir doğal kaynağa sahip olmadan mümkün değil. Cuma günü açıklanacak müjde gerçek bir eksen değişikliğine neden olacağa benziyor.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder