13 Şubat 2020 Perşembe

Erdoğan rejimi İdlib’den sonra Libya’da da köşeye sıkışacak

Ortadoğu coğrafyasında her geçen gün irtifa kaybeden Tayyip Erdoğan, Kuzey Afrika’da ciddi itibar kaybedecek. İktidarını birkaç yıl daha uzatmak adına Türkiye’nin 30 yıllık dış politika geleceğine ipotek koyuyor.

FATİH YURTSEVEN

BOLD ANALİZ – Türkiye gündemi son birkaç gündür İdlib ile meşgul iken BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 12 Şubat tarihinde Libya’da ateşkesin sağlanması ve siyasi çözüme yönelik 2510 sayılı kararı kabul etti. Karara 14 ülke evet oyu verirken, Rusya çekimser kaldı.

Kararda BMGK’nin 19 Ocak Berlin Libya Konferansı’nın sonuçlarını onaylandığı ifade edildi. Libya’da çözüme ulaşılması için sürdürülen siyasi girişimlerin önemine vurgu yapıldı.

YOL HARİTASI

BMGK, Genel Sekreter’den daha önce kabul edilen “Görev ve Yetkilendirme Dokümanına” uygun olarak BM Libya Destek Misyonunu görevlendirmesini, ateşkes koşullarının sağlanması ve uygulanmasına yönelik bir yol haritası hazırlanmasını da talep etti.

Konsey, ayrıca “5+5 Müşterek Askeri Komisyonu” kalıcı bir ateşkes üzerinde anlaşmaya varmak için tam katılımla toplantıya çağırdı.

Kararın tam metni henüz yayımlanmamış olmasına rağmen, basın açıklamasından anlaşılacağı üzere BMGK taraflardan ateşkes şartlarına uymalarını, ateşkes ve silah ambargosunu denetleyecek mekanizmaların hayata geçirilmesini, paralı askerlerin Libya’yı terk etmesini üçüncü ülkelerin taraflara kesinlikle silah yardımında bulunmamasını net bir şekilde karara bağladı. Afrika Birliği ve Arap Liginin Libya’da siyasi çözüm yolunda kilit bir role sahip olduklarını vurguladı. Peki alınan bu kararlar bundan sonra Türkiye için ne ifade edecek?

AYNI HASTALIKLI AKIL

Türkiye açısından Libya ve Suriye meselesini birbirinden ayrı düşünmemek gerekiyor. Zira her ikisini kendi menfaatlerini ve iktidarını merkeze alan aynı hastalıklı aklın ürünü. Suriye’de rejim güçleri ve Rusya İdlib şehir merkezine doğru ilerlerken Türkiye buradaki cihadistleri maaş ve vatandaşlık karşılığında Ulusal Mutabakat Hükumeti saflarından savaşmak için Libya’ya gönderiyordu. Bu karardan sonra Türkiye Libya’ya cihadist akışı durdurmak zorunda kalacak. İblib’ten yeni gelecek cihadistler alternatif başka bir yer bulunmadığı takdirde Türkiye’ye yerleştirecek.

Şu anda İdlib’te yaşananlar nedeniyle Rusya ile ilişkiler gerilmiş vaziyette. Zaman zaman Rus medyasında Erdoğan rejiminin Suriye’de cihadist ve teröristleri desteklediğine dair haberler yapılıyor. Eğer Türkiye ve Rusya ilişkileri daha fazla gerilirse, Erdoğan rejiminin Libya’daki faaliyetleri 2510 sayılı karardan sonra Rusya’nın eline daha güçlü bir koz vermiş olacak. Erdoğan bundan sonra Rusya’ya karşı İdlib’teki daha dikkatli hareket etmek zorunda kalabilir.

‘BANA’ İSİMLİ GEMİ

AB’nin Akdeniz’de düzensiz göç ile mücadele için başlattığı Sofya Harekâtı Libya’ya yönelik yasa dışı silah sevkiyatının engellenmesi için görevlendirilebilir. Erdoğan rejiminin Libya’ya gönderdiği silah yüklü gemiler devam edilmesi halinde bundan sonra Türkiye’nin başını daha fazla ağrıtabilir. Nitekim geçen hafta Türkiye’den Libya’ya askeri araç sevkiyatında kullanıldığı iddia edilen ‘Bana’ adlı gemi hafta başında İtalya’nın Cenova Limanı’nda durduruldu, geminin kaptanı hakkında yasa dışı silah ticareti iddiasıyla soruşturma açıldı.

Daha önce Türk Deniz Kuvvetlerine bağlı firkateynlerin silah taşıyan gemilere refakat ettiğine dair haberler de basında yansımıştı. Fransız basınında çıkan haberlerde, Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait fırkateynlerin Türkiye’den Trablus’a giden ‘Bana’ gemisine refakat ettiği, bu durumun da Fransa Donanması tarafından tespit edildiği ifade ediliyor.

AKIBETİ MEÇHUL

Son yılların en büyük diplomatik başarısı olarak adlandırılan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti ile yaptığı Deniz Sınırlarının Belirlenmesine yönelik anlaşmanın da bu karardan sonra akıbeti meçhul olacak. Zira BMGK 2510 sayılı kararı Münih’de mutabakata varılan kararları resmi olarak onaylıyor. Buna göre yapılan uluslararası anlaşmaların Temsilciler Meclisi tarafından onaylanması gerekiyor. Daha önce Temsilciler Meclisi, Türkiye ile yapılan anlaşmayı onaylamayacağını ifade etmişti.

Doğu Akdeniz’deki yalnızlığını Libya üzerinden kırmaya çalışan Erdoğan rejimi için bu durum tam bir hezimet olacak. Girit Libya arasında sondaj yapmayı planlarken Doğu Akdeniz’de bir kapı daha kapanacak. Erdoğan rejimin yaşanan hezimeti örtmek için Kıbrıs çevresindeki sondaj faaliyetlerine hız vermeyi deneyecektir. Bu koşullar altında Doğu Akdeniz’de gerilimin daha da artacağı söylenebilir.

SİSİ’NİN BAŞARISI

Erdoğan Rejimi ve Sisi rejiminin gergin olan ilişkileri Libya yüzünden daha da gerilmişti. 2510 sayılı kararda siyasi çözüm için Arap Ligine ve dolaylı olarak onun lideri Mısır’a resmi olarak yer verilmesi bu mücadelede Sisi’nin Erdoğan’a başarısı olarak yorumlanabilir. Ayrıca Arap Ligi gibi Afrika Birliğine de vurgu yapılması, birlik içerisindeki politik gücü nedeniyle Fransa’ya Libya’da daha fazla alan açacaktır.

Ortadoğu coğrafyasında her geçen gün irtifa kaybeden Erdoğan, 2510 sayılı karar sonrası Kuzey Afrika’da ciddi itibar kaybedecek.

Ancak her koşul altında gerçek manada kaybeden Türkiye oluyor. Erdoğan birkaç yıl daha iktidarını uzatmak adına bir ülkenin 30 yıllık dış politika geleceğine ipotek koyuyor, herkes de seyretmekle yetiniyor.

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder