AKP hükumetinin 15 Temmuz’un ardından 20 Temmuz’da çıkardığı OHAL ve KHK’ların yıldönümünde yaşanılan mağduriyetler gündemde. CHP’li Muharrem Erkek, “OHAL dönemiyle hukuk önünde, siyaseten ve vicdanen hesaplaşmak şart” dedi.
BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından “Allah’ın lütfu” olarak değerlendirilen 15 Temmuz darbe girişiminden 5 gün sonra ilan edilen OHAL’in dördüncü yılı geride kaldı.
7 kez uzatılan ve bu süreçte 125 binden fazla kamu personelinin ihraç edildiği OHAL ve KHK’lara muhalefet, OHAL dönemiyle hesaplaşılması, hukuksuzluklarının araştırılması gerektiğini belirtti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Bu aşamadan sonra bize çok önemli görevler düşüyor. ‘OHAL dönemi bitmiştir, geride kalmıştır’ diyerek tüm hukuksuzlukları kenara bırakamayız. Onlarla hukuk önünde, siyaseten ve vicdanen hesaplaşmak şart. İktidarımızda, OHAL dönemi ve hukuksuzluklarını araştıracağız” dedi. HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise, OHAL’in AKP iktidarının oyuncağına dönüştüğünü belirterek, “OHAL, tüm topluma, annelere, babalara, çocuklara, seçilmişlere, milletvekillerine, kadınlara yapıldı” ifadesini kullandı. İyi Parti Antalya Milletvekili Ferudun Bahşi ise “İktidar, kendisi için tehdit olarak gördüğü kişileri OHAL’i kullanarak tasfiye etmeye çalıştı” değerlendirmesi yaptı.
KHK’LARIN BİLANÇOSU
Birgün’ün OHAL dönemiyle ilgili haberine göre, KHK’lar ile 125 bin 800 kamu personeli işinden edildi. Toplam 446 bin kişi hakkında adli işlem yapıldı. On binlerce dava açıldı, bu davaların yüzlercesi hala sürüyor. 30 bini aşkın kişi de cezaevlerinde bulunuyor. OHAL ilanından sonra Barış İçin Akademisyenler bildirisini imzalayan yüzlerce akademisyen, KHK ile mesleklerinden ihraç edildi. KHK ile ihraç edilenlerin kamuda ve özel sektörde işe girişleri büyük oranda engellendi. OHAL’de yaklaşık 50 gazetenin yayın hayatı son buldu. 17 televizyon kanalı kapatıldı. Türkiye’nin önde gelen yüzlerce büyük şirketin mallarına el konuldu. 89 belediyeye kayyum atanırken aralarında dönemin HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu dokuz ismin milletvekilliği sona erdi, bu isimler cezaevlerine gönderildi. Büyük bir kısmının tutukluluğu dört yıldır sürüyor.
ANAYASA MAHKEMESİ DENETLEMEDİ
OHAL’de toplamda 36 KHK yayımlanırken bu KHK’ler Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenemedi. OHAL sürecindeki 16 Nisan 2017’de Anayasa değişikliği referandumuyla parlamenter demokrasi terk edildi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildi.
HUKUKSUZLUKLARLA HESAPLAŞMAK ŞART
CHP Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, OHAL’in yıl dönümünde şu değerlendirmeleri yaptı: “Yedi defa üçer aylığına uzatılan ve 2 yıl süren OHAL, büyük bir tahribat ve geriye gidiş dönemidir. Anayasal bir kurum olan OHAL, AK Parti iktidarının keyfî rejimi biçimine dönüştürüldü. Bu dönemi ancak rahmetli Erdal İnönü’nün ‘Olağanüstü hal olağanüstü hukuksuzlukların kanun hükmüne bağlanmasıdır’ sözü tarif edebilir. Bu aşamadan sonra bize çok önemli görevler düşüyor. ‘OHAL dönemi bitmiştir, geride kalmıştır’ diyerek tüm hukuksuzlukları kenara bırakamayız. Onlarla hukuk önünde, siyaseten ve vicdanen hesaplaşmak şart. İktidarımızda, OHAL dönemi ve hukuksuzluklarını araştıracağız. 15 Temmuz gecesi şehit olanların ailelerinin, gazilerimizin ve tüm mağdurların yaralarını saracağız. Her zaman dediğimiz gibi, her türlü darbeye karşıyız, tabii ki iktidarın yaptığı sivil darbeye de.”
DEVLET SEFALET İÇİNDE ÖL BANA NE DEDİ
HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Hukuk ve demokrasiden uzaklaşan bir iktidar ile karşı karşıyayız. İktidarın OHAL’i istismar edeceğini tahmin ediyorduk ve maalesef doğru çıktı. OHAL iktidarın oyuncağına dönüştü. 15 Temmuz’da bir girişim vardı ama dört yılda artçı darbeler yapıldı” dedi. İktidarın hak ihlallerini önemsemediğini belirten Gergerlioğlu, şunları söyledi: “İnsani ve hukuki gelişmişlik endekslerinde dibe vurmuş durumdayız. OHAL mağdurlarının yakınları veya mağdurlarla alakası olmayan kesimler de OHAL’den etkileniyor. Toplumun bir kısmı ‘Hak etmişler’ diyerek zulümleri görmezden geldi. Bu da haksızlığın artmasına neden oldu. Elbette suçlular cezalandırılır ama ölçülü olarak cezalandırılır. Bu süreçte verilen cezalar insanların yaşamlarını sürdürmelerine engel oldu. Hem özelde hem kamuda çalışmaları yasaklandı, devlet, ‘Sefalet içinde sürün, öl bana ne’ dedi. Yüzbinlerce kişi cezaevlerini doldurdu, insanlar aç susuz kaldı. Yalnız KHK’lılar değil anne ve babaları, çocukları kahroldu. Binlerce akademisyen işinden oldu, yargı bağımsızlığını yitirdi. Sivil ölüm, sosyal soykırım vakası oldu. İnsanlar zekat ve sadaka ile geçinmeye başladı. Bu süreçte mağdur olanların yüzde elliye yakını tehcir oldu. Zorla yerlerinden yurtlarından edildiler. Ocaklar dağıldı, insanları kahroldu, yüzde 97 oranında ekonomik sorun yaşandı. Türkü, Kürdü, Alevisi, Sünnisi, dindarı ekonomik sorunlar yaşadı, bu insanların yüzde 87’si psikolojik olarak çöktü. Toplumun psikolojisini alt üst ettiler.”
HUKUK ERDOĞAN’IN TALİMATLARINA BAĞLANDI
İyi Parti Milletvekili Ferudun Bahşi ise şu değerlendirmeleri yaptı: “OHAL döneminde ülkenin iç ve dış politikadaki genel siyasi atmosferi, OHAL’in kendi doğasından kaynaklanan yasaklar, keyfilikler ve hak ihlalleri artmıştır. İktidar, kendisi için tehdit olarak gördüğü kişileri OHAL’i kullanarak tasfiye etmeye çalışmış ve Anayasa, yasalar ve uluslararası hukuka göre karar vermesi gerekenler mevcut tanımlanmış görevlerini yapmak yerine, hukuki niteliği ve içeriği tartışmalı kararlar alarak keyfilik sergilemişlerdir. Anayasanın 2.maddesi ‘Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir’ der. Ancak ne demokrasi kaldı, ne hukuk kaldı. Türkiye’de hukuk, Erdoğan’ın talimatlarına bağlanmış, siyasi iktidarın emrine girmiştir.”
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder