Ali Babacan ile hareket eden 3 eski bakanın, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı koltuğundan indiği 28 Ağustos tarihinde AKP’den istifa etmeleri 2014’te yaşananları akıllara getirdi.
BOLD – 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının ardından, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi temel hak ve özgürlüklerden uzaklaştırdığı günlerdi. TBMM’nden birbiri ardına geçirilen iç güvenlik yasası, MİT kanunu, HSYK’yı hükumete bağlayan yasa, dershaneler kanunu gibi antidemokratik düzenlemeler ile demokrasi ve hukuk hiçe sayıldı.
GÜL’ÜN YOLU KONGRE İLE KESİLDİ
Bu düzenlemeleri onaylayarak tek adam rejimine giden yolu temizleyen dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, partinin başına geçmeyi istiyordu. Ancak Erdoğan, Gül’ün koltuğundan ineceği 28 Ağustos 2014 tarihinden bir gün önce kongre yaparak, Ahmet Davutoğlu’nu Genel Başkan ve Başbakan seçtirdi. Böylece Gül’ün, Putin-Medvedev modeli uygulanarak, Erdoğan Cumhurbaşkanı olurken kendisinin de partinin başına geçip Başbakanlığı üstlenme hayali suya düştü.
AKP’DE TASFİYE SÜRECİ BAŞLADI
Abdullah Gül’ün kendisine yapılanlar karşısındaki sessizliği eşini bile çileden çıkarmıştı. Hayrunnisa Gül “Asıl intifadayı ben başlatacağım” demişti. Hayrunnisa Gül, eşine yapılan yanlışlar ve saygısızlıklar nedeniyle isyan ediyordu. Gazetecilere eşinin kibarlığından sustuğunu ama kendisinin artık susmayacağını söyleyecek kadar dolmuştu.
ASIL AYRIŞMA GEZİ SÜRECİNDE GÜN YÜZÜNE ÇIKTI
AKP içerisinde Erdoğan ile bugün muhalif olarak tanımlanan kesimler arasındaki ayrışma, 2013 yılının Mayıs – Haziran aylarında patlak veren Gezi olayları ile ortalığa saçıldı. Abdullah Gül ve Bülent Arınç’ın Gezi’ye yumuşak yaklaşımları, dönemin başbakanı Erdoğan ile aralarında var olan fikir ayrılıklarını körüklemişti.
GÜL İLE KARDEŞLİK HUKUKU BİTTİ, ARINÇ YUVADA KALDI
Erdoğan’ın kapalı kapılar ardında Abdullah Gül’e söyledikleri Ankara kulislerinde dilden dile dolaşıyordu. Bir toplantıda azarlar gibi konuşması, toplantıyı terk eden Bülent Arınç’ı ise istifanın eşiğine getirmişti. Erdoğan ile Gül’ün kardeşlik hukuku burada biterken, Hamamönü toplantılarının vazgeçilmez ismi Bülent Arınç’ın oğlunun milletvekili yapılması, kendisine ise Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare kurulu üyeliği payesi verilmesi bu ayrışmada Arınç’ın Erdoğan’ın yanında saf tutmasına neden oldu.
HAMAMÖNÜ HAREKETİ 7 YILDA ANCAK HAREKETE GEÇEBİLDİ
AKP içerisindeki muhaliflerin bir araya gelerek yeni bir oluşum dahil, partideki savrulmayı konuştukları Hamamönü toplantılarının başlamasının üzerinden yaklaşık 7 yıl sonra ‘harekete geçemeyen hareket’ olarak tanımlanan muhalifler istifa ederek bayrak açtı. Hamamönü toplantılarının müdavimleri Nihat Ergün ve Sadullah Ergün, Beşir Atalay’la birlikte istifa etti.
HÜSEYİN ÇELİK NEYİ BEKLİYOR
Ali Babacan ile hareket eden eski bakan Hüseyin Çelik ise şimdilik partisinden istifa etmediğini açıkladı. AKP’de gidişattan en fazla rahatsızlık duyanlardan olduğu bilinen Çelik’in bu tavrı akıllara, ayrışma sürecinde Bülent Arınç ile birlikte Hüseyin Çelik’in isminin geçtiği cemaat dosyasını getirdi. Savcıların hazırladığı bir iddianamede iki isim de yer alıyordu. Bu dosya Arınç ve Çelik’in başında demoklesin kılıcı gibi bekletiliyor. Çelik şimdilik istifa etmese de önümüzdeki günlerde onunla birlikte partiden kopuşların hızlanması bekleniyor.
OK YAYDAN ÇIKTI BİR KERE
Eylül ayının bir hayli hareketli geçeceği açık. Ahmet Davutoğlu’nun söylediği ‘terörle mücadele defterleri açıldığında insan yüzüne çıkamazlar’ sözü bile birçok ifşaatı beraberinde getirdi. AKP kanadı, Davutoğlu döneminde Suriye’deki “dost” gruplara bakanlar kurulu kararı ile silah gönderildiğini açıklarken, Davutoğlu ekibi de Dolmabahçe mutabakatında Erdoğan’ın inkarına rağmen oturma planına kadar herşeyi kendisinin belirlediğini ifşa etti. Önümüzdeki günler bu düşman kardeşlerin ifşaatları ile geçecek gibi gözüküyor.
BABACAN EKİBİ DAHA TEMKİMLİ
Davutoğlu, biraz da Babacan ekibinden önce davranma telaşı ile kendisini Erdoğan’ın karşısında bulurken, Babacan ise daha temkinli davranıyor. Bir taraftan çalışmalarını sürdürürken, hem adından sıkça söz ettiriyor hem de Erdoğan ile karşı karşıya gelmemeye özen gösteriyor. Kulisler doğru ise partisinin kuruluşunu da 02.02.2020 gibi anlamlı bir tarihine planlıyor. Ülkeyi çok sıcak ve hareketli bir dönem siyasi dönemin beklediği aşikar.
medyaboldAKP, kendini otoriter Çin rüyaları gören Perinçek’le aynı safta buldu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder