Tıbbî bilgilerimiz ilerledikçe birçok hastalığın mikropların birikip yuvalandığı dişlerdeki çürüklerden başladığı, kalb, böbrek ve eklemler gibi organlar başta olmak üzere birçok organ ve dokuda iltihaplanmalar meydana getiren çürüklerin, hastalıklara sebep olduğu bilinmektedir. Bir tebessümde inci gibi parlayan dişlerin insanlar üzerinde meydana getirdiği müspet tesir ile kirden sararmış ve kararmaya yüz tutmuş çürük dişlerin hâsıl ettiği tiksintinin neticesi hepimizin malumudur.
Dişleri temizlemek için bazı bitkilerden elde edilmiş çubukların kullanılması ilk defa M.Ö. 3500’lerin başlarında Babilliler döneminde görülmektedir. Eski Yunan ve Roma edebiyatına ait eserlerde diş ve ağız temizlenmesine yardımcı olmak için çiğneme çubuklarından bahsedilmektedir.1Hipokrat (M.Ö. 355), diş temizliği için bir çubuğa sarılmış yün topunu balın içine batırıp dişlere sürülmesini tavsiye etmektedir. Romalılar ayrıca sakız ağaçlarından elde ettikleri macunları diş temizliğinde kullanmışlardır.2
Eski Arap dünyasında, diş temizliğinde misvak kullanılmıştır.3Japonlar “koyoji” ve Yahudiler “kesam” adında bir tahta çubuk kullanmışlardı. 1920’li yıllarda bile Amerika’nın bazı kırsal alanlarında, kızılcıktan yapılmış, dişlere sürülen bir çubuk hâlâ kullanılmaktaydı.317. yüzyıl Çin ansiklopedisine göre, ilk diş fırçası 1498’de Çin’de yapılmıştır.
Peygamber Efendimiz’in dişleri sararmış olduğu halde yanına gelen sahabi efendilerimizi diş temizliği konusunda ikaz etmesi (Ahmed bin Hanbel, Müsned 1/214),“Misvak hakkında tavsiyelerimi size çok tekrarladım(Buhari, cuma 8; Nesei, Taharet 5; Ahmed bin Hanbel, Müsned 3/143; Darimi, Vudu 18)” ifadesiyle tavsiyelerde bulunması ve “Cebrail (aleyhisselâm), misvak kullanmayı bana o kadar çok tavsiye etti ki misvak hakkında âyet inecek ve misvak kullanmak farz kılınacak zannettim(İbniMâce)”beyanlarıyla diş temizliğine çok önem verdiğini göstermiştir. Burada dikkatimizi çeken husus diş temizliği için tavsiye edilen misvağın elde edildiği Arak ağacı (Salvadore persica)’nın başka ağaçlarda görülmeyen özelliklere sahip oluşu ve Peygamber Efendimiz’in de bizzat bu ağacı nazara vermesidir.
Bir sünnet olarak Müslümanların hâlen kullanmaya devam ettikleri misvak alışkanlığının ilmin ve modern tıbbın ölçülerine göre ne gibi tesirleri olduğunu göstermek için uzun yıllardan beri çalışmalar yapılmıştır. En son olarak 2010 yılında İsveç’te Nobel mükâfatının verildiği Karolinska Enstitüsünde yapılan bir doktora çalışması bu konuda dünyaya verilen önemli bir mesajdır.4(1. Resim)
Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/09/01/eskimeyen-bir-sunnet-misvak/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder