1 Şubat 2021 Pazartesi

Myanmar’ı 50 yıl cunta ile idare eden askerler yeniden darbe yaptı

Myanmar’da ordu seçime yönelik iddialar ve sivil yönetimle yaşadığı sorunlar nedeniyle, Aung San Suu Kyi liderliğindeki hükumete darbe yaparak yönetime el koydu. Olağanüstü hal ilan edilen ülkede Nobel Barış Ödülü sahibi Suu Kyi’nin de aralarında olduğu birçok siyasetçi gözaltına alındı.

BOLD – 1962-2011 yılları arasında ülkeyi askeri cunta yönetimi ile idare eden Myanmar ordusu, ülkede yönetime yeniden el koydu. Myanmar’ın fiili lideri Aung San Suu Kyi, Devlet Başkanı Win Myint ve iktidar partisinden diğer üst düzey isimler sabah erken saatlerde düzenlenen operasyonla gözaltına alındı.

Ordu ilk açıklamasında bir yıllık olağanüstü hal ilan ederek yönetime el koyduğunu duyurdu.

Aung San Suu Kyi’nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) Sözcüsü Myo Nyunt, ülkenin fiili lideri Suu Kyi, Devlet Başkanı Win Myint ve diğer üst düzey isimlerin gözaltına alındığını duyurdu.

Başkent Nepido (Naypyidaw) ve ülkenin en büyük kenti Yangon’da sokaklarda askerlerin devriye gezdiği görüldü. Başkent genelinde internet ve telefon hatlarının kesildiği, devlet televizyonunun yayınının durduğu bildirildi.

Ülkedeki 14 bölgenin yöneticilerinin de askerler tarafından gözaltına alındıkları iddia edildi.

Myanmar’ın fiili lideri Aung San Suu Kyi

“SEÇİM HİLESİ” İDDİALARI GEREKÇE GÖSTERİLDİ

Operasyon, sivil hükümet ile ordu arasındaki gerilimin ve askeri darbe söylentilerinin ardından geldi.

Eski general ve devlet başkan yardımcısı Myint Swe devlet başkanı ilan edildi. Asıl güç ise darbeye liderlik eden Myanmar Silahlı Kuvvetleri Komutanı General Min Aung Hlaing’e geçmiş oldu.

Bir yıllık olağanüstü hal ilan edildiğini duyuran Myanmar ordusu, Suu Kyi ve diğer siyasi liderlerin, ‘seçim hilesine’ yanıt olarak gözaltına alındığını bildirdi.

Myanmar’da ordu ile sivil hükümet arasında 8 Kasım 2020 tarihinde yapılan genel seçimlerde hile yapılıp yapılmadığına ilişkin anlaşmazlık yaşanıyor. İktidar partisi NLD seçimi açık bir biçimde kazanmış ordu ise bu sonucu tanımamış ve “oyların yeniden sayılması” çağrısında bulunmuştu.

Myanmar parlamentosunun ‘seçimde hile’ tartışmalarının gölgesinde bugün açılması bekleniyordu.

Genelkurmay Başkanı Başkanı Min Hlaing, 27 Ocak’ta kanunların düzgün şekilde uygulanmaması halinde anayasanın feshedilebileceği uyarısında bulunmuştu.

Ordu cumartesi günü yaptığı açıklamada ise Hlaing’in sözlerinin yanlış algılandığını öne sürmüş ve darbe söylentilerini reddederek “anayasanın güvencesiyiz” açıklamasında bulunmuştu.

ABD’DEN DARBEYE SERT TEPKİ

Myanmar’da ordunun yönetime el koymasına başta ABD olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden tepki geldi. Beyaz Saray, Aung San Suu Kyi ve diğer siyasi liderlerin serbest bırakılması çağrısı yaptı.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Myanmar ordusuna hitaben yaptığı açıklamada gözaltına alınan siyasetçilerin serbest bırakılması çağrısını yaptı.

Blinken, “Tüm hükumet yetkililerinin serbest bırakılmasını ve Myanmar halkının 8 Kasım’daki demokratik seçimlerde ortaya çıkan iradesine saygı gösterilmesini istiyoruz. Ordu acilen söz konusu eylemlerini geri almalıdır” dedi.

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki yaptığı açıklamada, “ABD son yapılan seçimlerin sonuçlarını değiştirme ya da Myanmar’ın demokratik geçişine engel olma girişimlerine karşıdır ve bu yönde atılan adımlar geri döndürülmezse sorumlulara karşı harekete geçecektir” ifadelerini kullandı.

ULUSLARARASI KAMUOYUNDAN TEPKİLER

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de Myanmar’daki askeri müdahaleyi ve siyasi liderlerin gözaltına alınmasını kınadı.

Hindistan Dışişleri Bakanlığı Myanmar’daki gelişmeleri büyük kaygıyla izlediklerini belirterek, demokratik bir yetki geçişini desteklediklerini kaydetti.

Avustralya Dışişleri Bakanlığı da Myanmar ordusuna “yasalara saygı duyma” çağrısı yaptı ve ihtilafların yasal zeminde çözülmesi gerektiğini belirtti.

Avustralya Dışişleri Bakanı Marise Payne, “Orduya hukukun üstünlüğüne saygı gösterme, anlaşmazlıkları yasal mekanizmalar aracılığıyla çözme ve hukuksuz bir biçimde gözaltına alınan sivil liderleri derhal serbest bırakma çağrısı yapıyoruz” dedi.

MYANMAR, 50 YIL BOYUNCA ASKERİ CUNTA TARAFINDAN YÖNETİLDİ

Myanmar, resmî adıyla Myanmar Birliği Cumhuriyeti ve ayrıca bilinen adlarıyla Burma ya da Birmanya. 1919’dan 1937’ye kadar Myanmar, “Birmanya” adı altında Hin­distan’ın bir eyaleti olarak İngiliz yönetimin­de kaldı. 1948 yılında İngiltere sömürge yönetimi fiilen bitti.

1962 yılında General Ne Win başkanlığındaki askerler yönetime el koydu. Askerler, ülkeyi sosyalist Sovyet tarzı bir askeri yönetimle idare etti. Hayatın her kesimi askerler tarafından kontrol edildi ve bütün ekonomi “merkezi planlama” ile yönlendirildi. Bu dönemde Myanmar, dünyanın en fakir ülkelerden biri haline geldi.

1989’da askerler ülkenin ‘Burma Sosyalist Cumhuriyet Birliği’ olan ismini “Burma Birliği” olarak değiştirdi.

1990 yılı Mayıs ayında ülkede 30 yıl sonra ilk özgür seçimler yapıldı. Seçimleri Aung San Suu Kyi liderliğindeki Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) kazandı ancak ordu seçim sonuçlarını kabul etmedi ve 2011 yılı Mart ayına kadar askeri yönetim devam etti.

30 Mart 2011’de askeri cunt yönetim lağvedildi. Ancak 2015 yılındaki seçimlere kadar askerler yönetimde varlığını hissettirmeye devam etti.

8 Kasım 2015’de ülkede 1990 yılından beri ilk kez gerçek anlamda demokratik seçimler yapıldı ve seçimleri Aung San Suu Kyi liderliğindeki Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) kazandı

15 Mart 2016’da Cumhurbaşkanlığı’na seçilen Htin Kyaw, 1962 yılındaki askeri darbeden beri göreve gelen ilk sivil lider olarak tarihe geçti. Myanmar anayasası, çocukları başka ülkelerin vatandaşları olması nedeniyle Suu Kyi’nin başkan olmasına engel oldu. Ancak Suu Kyi, “başbakanlığa eş” oluşturulan yeni bir makamla ülkeyi fiilen yönetmeye başladı.

AUNG SAN SUU KYİ

Myanmar’ın Nobel Barış Ödülü sahibi Lideri Aung San Suu Kyi’nin 2019 yılında Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırım iddialarının araştırıldığı Uluslararası Adalet Divan’ında ülkesini savunması da tepki çekmişti

Myanmar’ın bağımsızlık mücadelesine liderlik eden General Aung San’ın kızı olan Aung San Suu Kyi, henüz 2 yaşındayken babasını suikast sonucu kaybetti.

Suu Kyi on yıllar boyunca Myanmar’ı yöneten askeri güçlerin otoriter yönetimini eleştiren bir “insan hakları aktivisti” olarak tanındı.

1991 yılında ev hapsinde bulunduğu sırada Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. 1989 ile 2010 arasında yaklaşık 15 yıl boyunca tutuklu kaldı.

2015 yılının Kasım ayında, lideri olduğu NLD ile Myanmar’ın 25 yıl sonraki ilk serbest seçimini kazandı.

ARAKANLI MÜSLÜMANLARA SOYKIRIM

Myanmar’da Arakan eyaletinde yaşayan Müslümanlara soykırım yapıldığı iddiaları ise Suu Kyi ve yönetimini uluslararası alanda en çok zorlayan başlıklardan birisi haline geldi.

Her ne kadar Myanmar ordusu üzerinde herhangi bir gücü olmadığı bilinse de, Müslümanlara yönelik düzenlenen operasyonlar 1991 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Suu Kyi’nin de prestijini olumsuz etkiliyor. Birleşmiş Milletler (BM), Suu Kyi’yi “suç ortağı” olarak tanımlıyor.

Myanmar’da 2017 yılında bir karakola düzenlenen saldırının ardından ordu ağırlıklı olarak Müslümanların yaşadığı bölgelerde operasyonlar düzenlemişti.

2018 yılında İnsan hakları kuruluşu Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) Aung San Suu Kyi’ye verdiği Vicdan Elçisi Ödülü’nü geri çektiklerini açıkladı.

Af Örgütü, Myanmar Ordusu’nun Arakanlı Müslümanlara “açıkça zulmettiğini”, Suu Kyi’nin ise ülkesinde yaşananlara sessiz kalarak önceden savunduğu değerlere “ihanet ettiğini” karara gerekçe gösterdi.

2009 yılında örgüt, ülkesinde barış ve demokrasi için verdiği mücadeleye işaret ederek, o dönem ev hapsinde olan Suu Kyi’yi Vicdan Elçisi Ödülü’ne layık görmüştü.

Rusya’da Navalny protestolarında gözaltına alınanların sayısı 2 bini aştı

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder