7 Haziran-1 Kasım süreci ile ilgili iktidarı suçlayıcı ifadeler kullanan Ahmet Davutoğlu’na, Hilal Kaplan ”Konuş ki 1 ay sonra neden darbe olduğunu herkes daha iyi anlasın” diyerek gözdağı verdi.
BOLD – Ahmet Davutoğlu Başbakan ve AKP Genel Başkanı olduğu dönemde ‘Pelikancılar’ olarak bilinen ‘reisçi tayfa’ tarafından istenmeyen adam ilan edildi ve Davutoğlu “Pelikan Bildirisi” ile kolduğunu kaybetti. Davutoğlu’na yakın isimler ise bu güne kadar ki en yüksek oy oranı ile seçilmiş başbakana parti içi darbe yapıldığını ileri sürdü. Bu istifanın ardından kısa süre sonra 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşti.
AKP VE MHP’Lİ SİYASİLERE 1 KASIM GÖNDERMESİ
Yeni parti çalışmaları yürüten Davutoğlu, AKP ve MHP’li isimlerin eleştirilerine maruz kaldı. Sert eleştirilere Davutoğlu, başbakanlığı döneminde yaşanan ve basına yansımayan gerçekleri ifşa etme tehdidiyle cevap verdi. Davutoğlu hem AKP hem de MHP’lileri kastederek “7 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşananlara ilişkin yaptığı “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar, açık söylüyorum” dedi.
15 TEMMUZ DAHA İYİ ANLAŞILSIN
Davutoğlu’nun bu çıkışına Pelikancı yazarlardan biri olarak bilinen Hilal Kaplan bugünkü köşesinde cevap verdi. Davutoğlu’na ‘Konuşmazsan adam değilsin’ diyen Kaplan yazısında, ”Sayın Davutoğlu, lütfen konuşun. Konuşun ki ‘büyük resim’ netleşsin. Konuşun ki siz görevi bıraktıktan bir ay sonra neden darbe olduğunu herkes daha iyi anlasın” sözleriyle tehdit gibi ifadeler kullandı.
Kaplan’ın Sabah gazetesinde yayınlanan yazısı şöyle:
“Görmeyeyim, duymayayım diyorum ama ”Edepliler sustukça edepsizler kendinden bilirmiş’ kabilinden yazmaya mecbur ediyorlar. Malumunuz Davutoğlu, Başbakanlık görevini bıraktıktan sonra Başkan Erdoğan’a ve AK Parti’ye bağlılığını tekrar tekrar izhar eden naçıklamalarda bulunmuştu. Ancak siyasi ikbal noktasında ışık göremeyenin gözünü hırs bürüyor. Bu sefer de parti kurma hazırlıklarına başladı. Fakat hızını alamayıp kendisiyle çelişmek pahasına art arda fecaat açıklamalarını sürdürüyor.
Sözde siyasete ahlak getireceğini iddia eden bu şahıs, FETÖ’nün fuatavni karakteriyle yarışırcasına şöyle demiş: ‘Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Bugün insan yüzüne çıkamazlar, açık söylüyorum. Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır.’
Kayyım atamalarına, Abdullah Gül ile birlikte aynı saat aynı dakikada tweet atarak karşı çıkan eski Başbakan, FETÖ tutuklusu Baransu’nun ‘turbun büyüğü heybede’ sözünü andırırcasına tehdit etmiş.”
“Böyle diyen kişi bir de eski Başbakan olunca, bize de ‘Konuşmazsan adam değilsin’ demek kalıyor. Zira bu söz üzerine tüm PKK’lı ve FETÖ’cü hesaplar coştu; ‘Çözüm sürecini Erdoğan bozdurdu’ ile başlayıp ‘Urfa’da uykusunda infaz edilen polisleri Erdoğan öldürttü’ye kadar varan saçmalıklarını boca ettiler. Herkesin yüzü kösele olmuş, isteyen güvenli evinden gün yüzüne de çıkabiliyor.
O halde hatırlatayım: 7 Haziran-1 Kasım arasında Davutoğlu, ‘AK Parti ile koalisyon yapar mısınız’ diye sormak için HDP’yi bizzat ziyaret etmişti. Üstelik HDP’nin o zamanki lideri, partisi 7 Haziran’da yüzde 13 alınca, zafer sarhoşluğu ile Erdoğan için ‘Asmayacağız, yargılayacağız’ demişti.
Yine hatırlayalım; 1 Kasım’daki seçim zaferi öncesi hendek terörü ile mücadelede yol alınmaya başlanmıştı. Bu süreçte Davutoğlu ne yaptı; milletvekili dokunulmazlığı hakkında görüşmeleri için iki kurmayını HDP’ye yolladı. O dönemlerin hepsinde fikrimi açıkça belirtmiş nadir kalemlerden biri olarak şunu sormuştum:
‘AK Parti’yi temsilen Naci Bostancı ve Ayhan Sefer Üstün’ün son anda HDP ile de görüşmeye gönderilmesi ve Sırrı Süreyya Önder’in bir ceket bile giymeden onları karşıladığı görüntüsünü vermek ne kadar doğruydu? Daha da önemlisi gerekli miydi? Bu görüşme halka ve güvenlik güçlerine nasıl bir mesaj verdi?’
Aradan bir hafta geçtikten sonra da Davutoğlu ne dedi: ‘2013 Mayıs’ındaki koşullara geri dönülmesi halinde çözüm süreci yeniden başlar.’ Erdoğan, basın önünde bu sözlere katılmadığını en sert biçimde belli etti ve Davutoğlu bir ay sonra artık Başbakan değildi.
O yüzden Sayın Davutoğlu, lütfen konuşun. Konuşun ki ‘büyük resim’ netleşsin. Konuşun ki siz görevi bıraktıktan bir ay sonra neden darbe olduğunu herkes daha iyi anlasın.”
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder