Beytüşebap’ta yaşayan son Süryanilerden Diril çifti kaçırılmış, Şimon Diril’in cesedi bir süre sonra bulunmuştu. Hürmüz Diril’i arama faaliyetleri ise sabote ediliyor.
BOLD – Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Kovankaya (Mehrî) Köyü’nde yaşayan Hürmüz ve Şimoni Diril çifti, 11 Ocak’ta kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından kaçırıldı. Çiftlerden Şimoni Diril’in cenazesi 70 gün sonra, yani 19 Mart’ta Hezil Çayı’nın kenarında bulundu. Hürmüz Diril’den ise kaçırıldığı günden bu yana haber alınamıyor. Çiftin kaybolmasına ilişkin başlatılan soruşturma hakkında alelacele “gizlilik” kararı verilirken, cansız bedeni bulunan Şimoni Diril’in otopsi raporu, aradan geçen 2 aya rağmen halen açıklanmadı.
AİLENİN 2 FERDİ GÖZALTINDA KAYBEDİLDİ
Diril ailesinin fertleri, 1989 ila 1994 yılları arasında yaşanan çatışmalar döneminde yakılan ve boşaltılan köylerine geri dönmek için uzun yıllar uğraş verdi. Şimoni Diril’in yeğenleri olan İlyas (12) ve Zeki Diril (16), 2 Mayıs 1994’te köye döndükleri sırada gözaltına alındılar ve o tarihten bu yana kendilerinden haber alınamıyor. Birçok aile 2000’li yıllarda köye dönüş yaptı. Şimoni ve Hürmüz Diril çifti ise, kalıcı olarak 2014 yılında köye yerleşti.
ARAMALAR SABOTE EDİLDİ
Diril çiftinin akıbeti için bugüne kadar yoğun bir çaba gösteren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili Tuma Çelik, olayın ardından yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’na anlattı.
Çelik, olaydan sonra bölgeye gittiklerini hatırlatarak, karakol komutanı ile aralarındaki diyalogu paylaştı. Komutanın kendisine, ‘Biz bulunduklarını biliyoruz. Bulundukları konusunda bize bilgi geldi” ifadelerini kullandığını aktaran Çelik, kendilerinin bu beyanlar üzerine hareket ettiklerini kaydetti. Çiftin bulunmaları yönündeki bilgiyi aileden teyit edemediklerini dile getiren Çelik, ancak yetkililerin çiftin bulunduğuna dair bilginin aileden geldiği yönünde beyanlarda bulunduğunu ifade etti.
Çiftin bulunduğu yönündeki yanlış bilginin, “çalışmaları sabote ettiği” vurgusunda bulunan Çelik, karakol komutanının ayrıca olayın yaşandığı köyün kendi sorumluluk alanları içinde olmadığını da söylediğini kaydetti. Çelik, “Belde komutanı aile dışında kimseye bilgi veremeyeceklerini söyledi. Aile ile görüştüm. Aile de kendilerine hiçbir bilgi aktarılmadığını söyledi. Sadece çalışmaların zor doğa ve kış koşulları nedeniyle yapılamadığı söyleniyordu. Başka hiçbir bilgi yoktu” dedi.
CENAZESİ DEFALARCA BAKILAN YERDE BULUNDU
Şimoni Diril’in cansız bedeninin, defalarca bakılan yerde vücut bütünlüğü bozulmuş şekilde bulunduğunu söyleyen Çelik, başından beri işin içinde bir gariplik olduğuna işaret ederek, “Olayın üzerine gidilmesi gerektiği gibi gidilmiyordu. Bahsedilen bölge de 24 kontrol altında tutulan askeri yasak bölge. Geçtiğimiz yıl orada bulunan köylüler, Fransa vatandaşlığı aldığı için basında Fransızlar olarak aktarıldı. Bu insanlar köye girdiler diye gözaltına alındılar. 24 saat kontrol altında olan bir bölgede 2 insan kayboluyorsa ve bu 2 insanın hiçbir şekilde izine rastlanmıyorsa, sadece ailenin kendi imkanları ile bedenlerden birine cansız olarak ulaşıyorsa, işin içinde bir gariplik var. Şimoni annenin cansız bedeni ya oraya daha sonra bırakıldı ya da suyla sürüklenip geldi. Çünkü orada değildi. Defalarca arandı, defalarca bakıldı oraya” diye konuştu.
TEK TANIK BEYANLARINI DEĞİŞTİRDİ
Çelik, köyde Diril çifti dışında yaşayan tek kişinin, ilk ifadesinde 3 kişinin Diril çiftini götürdüğünü söylediğini, ancak daha sonra ifadesini değiştirerek, kimseyi görmediği yönünde beyanlarda bulunduğuna dile getirdi. Çelik, bu kişinin çelişkili ifadesinden dolayı sorgulanması gerektiğini kaydetti. Söz konusu kişi ile Diril çifti ailesi arasında bir husumet olduğunu belirten Çelik, otopsi raporunun halen aile ile paylaşılmamış olmasının da şüpheleri artırdığına dikkati çekti.
DEVLETE SIRT DAYAYANLARIN İŞİ
“Türkiye’de iktidara gelen partilerin adları değişir ama bölgemizdeki politika ve yaklaşımlar dönemsel olarak farklılık gösterse de temelde aynıdır” diyen Çelik, Diril ailesinin 1994 yılında gözaltında kaybedilen yakınlarını hatırlatarak, “Orada verilen mesajla burada verilen mesaj bana göre aynı. Orada da geri dönüşlerin önüne set çekilmeye çalışılıyordu. Bana göre bugün de bölgeye dönmek isteyen Süryanilerin önüne bir set çekilmeye çalışılıyor. Bunu yapanlar direk devletin birimleri değil ama sırtını devlete dayamış ya da sırtını devletin içindeki bazı kesime dayamış olan bazı gruplar olduğunu düşünüyorum. Bu da geri dönüşün önünü tıkamak için yapılıyor. Çünkü Turabdin’de Rahip Aho’nun (Rahip Sefer Bileçen) tutuklama olayının aynı döneme denk gelmesi tesadüf değil” diye konuştu.
SÜRYANİLER ARTIK MÜCADELEYİ SEÇİYOR
Diril çiftinin yaşadıkları ve bölgedeki Süryanilere dönük uygulamaların, Süryaniler arasında yoğun bir tartışma konusu olduğunu söyleyen Çelik, Süryanilerin bu olaya dair sergiledikleri duruşun geçmişe oranla daha farklı olduğunu da ekledi. Geçmişte Süryanilerin bu tür olaylar karşısında göç etmek zorunda kaldıklarına işaret eden Çelik, Urfa’dan Hakkari’ye kadar olan bölgede 5 bin Süryani’nin kaldığına değinerek, “Şimdi Süryaniler kaçmak yerine mücadeleyi seçiyorlar. Bulundukları her alanda bu tür politikalara karşı mücadele etmeye çalışıyorlar. Ellerindeki tüm imkanları harekete geçiriyorlar. Bu tür politikalar bundan sonra Süryanileri korkutamayacak. Orada yok edilen sadece bir aile değil. Orada bir umut yok edilmeye çalışılıyor.”
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder