AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs’ta katılacağı Meclis oturumu, muhalefet partileri tarafından boykot edilecek. Peki, Kıbrıs’ta ‘müjde’ açıklayacağını duyuran Erdoğan’a tepki neden fazla? Kuzey Kıbrıs muhalefeti neden Erdoğan’ı boykot ediyor?
BOLD ANALİZ – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) 50 sandalyeli mecliste 12 milletvekiline sahip Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile 3 vekile sahip Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Erdoğan’ın konuşma yapacağı oturuma katılmama kararı aldı.
Eski Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da kararı doğru bulduğunu belirtirken, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası da iki partiyi kutlayan bir açıklama yaptı.
PARTİLERDE NEDEN BOYKOT KARARI ALDI?
CTP Parti Meclisi’nin açıklamasında, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasındaki mevcut ilişki biçiminin “doğru zeminden kaydığı ve sürdürülebilir olmadığı” görüşü dile getirildi.
CTP, oturumda ana muhalefet partisinin herhangi bir söz hakkı olmaması ve farklı görüşlerini ortaya koyma olanaklarının bulunmamasını göz önünde bulundurarak toplantıya katılmama kararı aldıklarını kaydetti.
TDP’nin açıklamasında ise Türkiye ile ilişkilerde “buyuran-biat eden bir anlayışın hakim kılınmak istendiği” belirtildi.
Açıklamada, “Özellikle son yıllarda karşılıklı saygıya dayalı eşitler düzeyinde bir ilişki kurulmadığı” savunuldu. TDP, “Kıbrıs Türk halkının iradesine, özgür ve özgün kimliğine yapılan müdahalelere” tepki gösterdi.
PARTİLERİN BOYKOT KARARINA DESTEK
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) iki partinin kararını kutlayarak, “CTP ve TDP’nin Kıbrıs Türk toplumunun siyasal iradesine saygı talebini ve bununla ilgili aldıkları protesto kararını destekleriz” dedi.
Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı da sosyal medya hesabındaki açıklamasında, “En doğal hakkımız olan kendi kendimizi yönetme isteğimize, kimliğimize, kültürümüze saygı istedik. (…) Biat etmeyeceğiz, sessiz kalmayacağız. Dünya 5’ten büyükken, Türkiye de 1 kişiden daha büyüktür” dedi.
ERDOĞAN’A TEPKİNİN SEBEBİ NE?
Kuzey Kıbrıs’ta Erdoğan’a tepkinin artmasında en önemli etken AKP yönetiminin KKTC iç siyasetine karışması ve seçimlere müdahale iddiaları.
AKP’nin özellikle 2020 sonbaharında yapılan KKTC cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahalesi ayyuka çıkmış ve bu konuda bir rapor da hazırlanmıştı.
Erdoğan’a tepkinin bir diğer nedeni ise bugüne kadar hiçbir Türk hükumetinin yapmadığı şekilde Kıbrıs’ta AKP yönetimine ve AKP’nin tezlerine çıkan insanların fişlenmesi ve bu fişlenen insanlara Türkiye’ye giriş yasağı konulması.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE MÜDAHALE
KKTC’de geçtiğimiz yıl ekim ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini Ankara’nın desteklediği Ersin Tatar’ın kazanmasının ardından seçimlere gizli ve açık müdahale iddiaları gündeme gelmişti.
18 Ekim 2020’de yapılan ikinci tur oylama sonucu Ersin Tatar, Mustafa Akıncı ile girdiği yarışı kazanarak cumhurbaşkanı seçildi.
Araştırmacı Mine Yücel, Akademisyen Abdullah Korkmazhan, İş İnsanı/Aktivist Orhan Erönen, Avukat Mine Atlı ve Uluslararası Danışman Derya Beyatlı tarafından Avukat Tacan Reynar raportörlüğünde hazırlanan raporda cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde AKP’nin KKTC seçimlerine müdahalesi tek tek sıralandı.
Ankara hükümetinin, dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesini istemediği, 2020 yılının başında belli etmeye başladığı belirtilen raporda Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Akıncı için 2020 yılının Ocak ayında “Ben böylesine dürüst olmayan bir siyasetçiyle hiç çalışmadım” sözlerinin süreçteki kırılma noktası olduğu vurgulandı.
Rapora göre Ankara yönetimi, Ersin Tatar’a verdiği desteği, Tatar’ı sürekli Ankara’ya görüşmeye çağırarak belli etmekteydi.
Mustafa Akıncı, 11 Ekim’deki ilk tur seçimlerinden önce Kuzey Kıbrıs’da yayın yapan TV2020 kanalında canlı yayına çıkarak, seçimlerden çekilmesi yönünde tehdit edildiğini de söylemişti. Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği ise bu iddiayı yalanlamıştı.
Kuzey Kıbrıs’ta yapılan yorumlarda Türkiye’nin seçimlere müdahalesinin bardağı taşıran son damla olduğu belirtiliyor.
Tatar’ın kazanmasıyla birlikte Ankara ve Lefkoşa, Kıbrıs sorununun çözümünde “federasyon” tezinin terk edilmesi, bunun yerine iki devletli çözümün savunulması ve müzakerelerde bunun öne sürülmesini benimsemişti.
CTP ve TDP gibi partiler ise adada uzun yıllardır savunulan ve Birleşmiş Milletler’in (BM) de çözüm için temel aldığı federasyon formülünde ısrarcı olunması gerektiğini savunuyor.
‘MİLLİ GÜVENLİK’ GEREKÇESİYLE TÜRKİYE’YE SOKULMAYAN KIBRISLI TÜRKLER
Erdoğan’ın ziyaretine yönelik tepkilerin diğer bir nedeni ise Kıbrıs Türk kamuoyunda tanınan iki ismin Türkiye’ye girişlerinin ‘milli güvenlik’ gerekçe gösterilerek engellenmesi.
Eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın basın danışmanlığını yapmış olan Ali Bizden, 6 Temmuz’da seyahat ettiği İstanbul Sabiha Gökçen havalimanında, Türkiye’ye “5 yıllık giriş yasağı konduğunu” öğrendi. Gerekçe olarak ise sınır görevlileri tarafından “G82” kodunun kendisine aktarıldığını belirtti. G82 kodu, “ulusal güvenliği tehdit eden faaliyetler” nedeniyle kullanılıyor ve bu kapsama alınan kişiler ülke sınırlarından giremiyor.
Ali Bizden’in ardından araştırmacı yazar Dr. Ahmet Cavit An, 11 Temmuz’da aynı gerekçeyle Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan geri çevrildi.
İki ismin Türkiye’ye sokulmaması ve Türkiye’den bu konuda herhangi bir resmi açıklama yapılmaması, eski cumhurbaşkanları Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı’nın da tepkisini çekmişti.
Kuzey Kıbrıs’ta muhalefet partileri Erdoğan’ı boykot edecek: Tepkinin sebebi ne? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder