18 Aralık 2020 Cuma

Çıplak aramadan geçirilen avukat Betül Alpay Kabadayı’dan Özlem Zengin’e cevap

23 yaşındayken tutuklanıp cezaevine gönderilen avukat Betül Alpay Kabadayı, Muğla’da yaşadığı çıplak aramayı Bold’a anlattı. Özlem Zengin’in dün yaptığı açıklamaya videolu cevap verdi.

SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL

Muğla E Tipi Cezaevinde çıplak aramaya maruz kalan 26 yaşındaki avukat Betül Alpay Kabadayı, AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin’in dün yaptığı açıklamaya yayınladığı videoyla cevap verdi. Çıplak aramaya kalan binlerce kadından biri olduğunu söyleyen Kabadayı, “İki kadın gardiyan çağırdılar. Beni bir odaya aldılar. O odada üzerimi çıkarmamı söylediler. Üst tarafımda sadece atlet kaldı. Sütyenimi de çıkarttırdılar. Beyaz eldiven giyen gardiyan eliyle üst tarafımı dokunarak aradı. Sonra alt iç çamaşırımı da çıkarttırdılar” dedi.

 

Aynı zamanda avukat olan Özlem Zengin’in Euronews’ten dün Dilek Gül’e verdiği röportajda “Türkiye’de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum, yok böyle bir şey. Zaten bu konuya İçişleri bakanımız genel kurulda cevap verdi. Bunu çok net söyleyeceğim, bu bir fetö yöntemidir. Ne münasebet, hem de bahsettiği kadınlar mütedeyyin kadınlar. Bütün hayatı kadın mücadelesi ile geçmiş bir insanım, böyle bir şeye müsaade edebilir miyiz biz? Bir kadının böyle aranmasına biz tahammül edebilir miyiz?” dedi. Sadece bunu demekle kalmadı. Cezaevlerinde, gözaltında ölen insanlar olduğu halde Gergerlioğlu’nu TBMM’yi terörize etmekle suçladı. Türkiye’deki cezaevlerinin dünyayla kıyaslanamayacak ölçüde iyi olduğunu iddia etti.

Baskı ve tehditler nedeniyle bugüne kadar susmak zorunda kalan ya da utandığı için yaşadıklarını anlatmayan kadınlar, Özlem Zengin’in bu açıklamasından sonra konuşmaya başladı. Bold Medya’ya özel hazırladığı videoyu Twitter hesabından paylaşan Betül Albay kabadayı ile çıplak arama esnasında ve cezaevinde neler yaşadığını konuştuk.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 

Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. 26 yaşındayım. 2018 yılından bu yana aktif olarak avukatlık yapıyorum. Evliyim. Yaklaşık bir yıl önce, 6 Mart 2019’da Almanya’ya geldim. Tutuklandığımda 23 yaşındaydım. Özlem Zengin’in aşağı yukarı benim yaşlarımda kızları var diye biliyorum.

Ne zaman, nasıl tutuklandınız?

1 Kasım 2017’de babam ve benim hakkımda çıkarılmış bir gözaltı kararı olduğunu öğrendim. O zaman İstanbul’da staj yapıyordum. Sonra bana bir telefon geldi. Benim ikametgahım Muğla’daydı. Babam eve polisler geldiğini söyledi. Kızın gelmezse seni götüreceğiz diye tehdit ettiler ve götürdüler.

Kaç gün kaldı babanız gözaltında?

2 Kasım 2017’de Muğla Emniyeti’ne teslim oldum. Ben zaten ertesi gün gittim. Bir gece kaldı. Beni hemen tutukladılar. Babamı serbest bıraktılar. Teslim olduğum anda polisler bana ‘sen gelmeseydin, babanı alacaktık’ dediler. Bu şekilde beni babamla tehdit etmiş oldular. Emniyette ifade vermedim, direkt savcı ifademi aldı. Tutuklanınca cezaevine götürüldüm. Benim üzerimde atlet hep kaldı ama alt iç çamaşırımı çıkarttırdılar. Sonrasında çök kalk yaptırdılar.

Cezaevinin kapısından girince o ilk andan itibaren anlatabilir misiniz?

Kapıdan girince 4-5 erkek gardiyan vardı. Onlar karşıladı. Sonra iki kadın gardiyan çağırdılar. Beni bir odaya aldılar. O odada üzerimi çıkarmamı söylediler. Üst tarafımda sadece atlet kaldı. Sütyenimi de çıkarttırdılar. Elinde beyaz eldiven giyen gardiyan eliyle üst tarafımı dokunarak aradı. Atletin içine eline soktu yani.

Alt bölgeniz nasıl arandı?

Sonra alt iç çamaşırımı da çıkarttırdılar. O gün benim duyduğum en kötü cümleydi sanırım ve mecburen dediklerini yapmak zorunda kaldım. Üç kere otur-kalk yaptım. Sonra benim üzerime bir hastane önlüğü verdiler. Onu giydim. Kısa bir önlüktü. Önlüğün altında atlet ve alt iç çamaşırı vardı. O halde beni x-ray’lerin olduğu bölüme getirdiler. Orada 4-5 erkek gardiyanın arasında x-ray’den geçirildim.

Yani üzerinize ince bir hastane önlüğünden başka bir şey yok anladığım kadarıyla. O halde erkek gardiyanlarla mı sizi muhatap ettiler?

Yani benim o gün saflığıma denk geldi. Hiçbir şeye ses çıkaramadım ne yazık ki… O şekilde çıktım odadan. Odadan çıkarken başımı örtmeme izin verdiler ama bacaklarım açıktı. O kısım da benim için çok üzücüydü. X-ray’den geçtikten sonra benim eşyalarımı taradılar, hangi eşyaları alabileceklerine karar verdiler. Genel olarak zaten hepsini aldılar. Sonrasında da gardiyanlar eşliğinde koğuşa götürüldüm.

Çıplak arama esnasında size nasıl davranıldı. Bazı kadınlar vücut hatlarıyla dalga geçildiğini, aşağılandıklarını, sözlü tacize de maruz kaldıklarını söylemişti? Size nasıl davranıldı?

Benim karşılaştığım gardiyanlar o kadar kötü değildi. Gardiyanlardan biri iyiydi, diğeri değildi. Yalnızca ‘bunu da mı çıkaracağım, bunu da mı çıkaracağım’ dediğimde serttiler. O esnada çok kötü oldum. Gözlerim doldu. Tutuklandığım için üzülmemiştim, gün boyunca ağlamamıştım ama orada maruz kaldığım o arama beni çok üzdü.

Öyle bir aramadan geçmek size ne hissettirdi. Koğuşa giden bazı kadınlar aylarca bunun etkisinden kurtulamadıklarını ve kendilerine, koğuş arkadaşlarına bile itiraf edemediklerini söylemişlerdi.

Açıkçası o gün benim bütün motivasyonum, ailemin üzülmemesi için mümkün olduğunca dik durmak ve moralimi bozabilecek şeylerden kaçınmaktı. Bunun için emniyette fotoğrafım çekilirken başörtümden kulaklarımın çıkarılmasına izin verdim, bunun için cezaevinde iç çamaşırıma kadar çıkardım, bunun için erkek gardiyanların önüne öyle çıktım. O gün moralim bozulmasın diye hiçbir şeye direnemedim. Ben utanılacak bir şey yapmadım, bana bunu yapanlar ve yaptıranlar utansın. Ama elbette ki kimsenin yaşamaması gereken bir durum.

Mahkemeye gidiş gelişlerde de çıplak arama oluyor diye biliyorum. Hatta bu yüzden mahkemeye gitmek istemeyen kadınlar var. Siz tekrar tekrar çıplak arama yaşadınız mı? 

Ben tekrardan bir çıplak arama yaşamadım. Zaten işin tuhaflığı da burada. Ben ilk giriş çıkışımda içeriye ne sokacaktıysam beni neden öyle aradılarsa artık bilmiyorum ama mahkemeye gidip geldiğimde de içeriye bir şeyler sokabilirdim. En başta neden öyle aradınız da diğerlerinde öylece gidip geldik? Ama işte cezaevlerinde mantık yok. Oraya girince çok mantıklı, zeki bir insan da olsanız şalterleri kapamazsanız herkesle çok problem yaşıyorsunuz. Bilhassa cezaevi personeliyle.

Özlem Zengin Türkiye’de çıplak arama olmadığına dair bir açıklama yaptı dün akşam. Kendisine söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Çıplak aramaya maruz kalan binlerce kadından biriyim. O küçük odada çıplak arandığımı ispat edemem, bir kamera kaydı yok ama eğer 2 Kasım 2017’de Muğla E Tipi Kapalı İnfaz Kurumu’nun kamera kayıtlarını inceleyebilirse 4-5 gardiyanın içinde bacaklarım çıplak şekilde x-ray’den geçtiğimi görebilirsiniz. Kendi kızının böyle bir iddiası olsa, nasıl yabana atmayacaksa, bizlerin de iddialarını yabana atmaması. Benim koğuş arkadaşlarımdan birçoğu benzer muamelelerle karşılaştı girişte. Biz yalan söylemiyoruz, lütfen artık siz de yalan söylemeyin.

Hakkınızdaki iddia neydi peki Betül hanım, sizi niye tutukladılar? Ne kadar kaldınız cezaevinde?

6 ay 22 gün cezaevinde kaldım. 23 Mayıs 2018’de tahliye oldum. Daha o sırada hüküm verilmemişti. Bylock kullanıcı olduğum iddiasıyla tutuklanmıştım ama dosyamda içerik vs yoktu. Hüküm verecek bir şey bulamıyorlardı. Sonra 4 yıl 2 ay ceza verdiler. Dosyam şu an Yargıtay’da. Cezaevinde çok ilginç bir olay yaşadık aslında onu anlatmak isterim.

Betül Alpay Kabadayı 23 Mayıs 2018’de tahliye olduğunda cezaevi kapısı önünde babasına böyle sarılmıştı.

Tutuklandıktan 2 ay sonra koğuşa bir kız getirdiler. Adı Hayriye idi. 50-100 kişinin ismini vermiş, ona rağmen tutuklamışlardı, daha da çok kişi hakkında itirafçılık yapabilir diye sanırım. Ancak kız hapse girdikten 1 hafta sonra çok ciddi manada psikolojik olarak çok sıkıntılar yaşadı.

Ne yaşadı, ne oldu mesela?

Koğuştaki bazı kişilerin onu öldüreceğini düşünüyordu. Herkese saldırıyordu. Bu kızı hastaneye sevk ettirmek için gardiyanlarla bayağı bir mücadele ettik. Hatta bir gece bir arkadaşa uyurken saldırmaya kalktı. Ona takmış durumdaydı. Koğuşta bir anda çığlıklar koptu. Aşağı inip zile bastım. Gardiyanları çağırdım. Bana çıplak arama yapan gardiyanlar geldi ve asla kapıyı açmayacaklarını söyledi. Acil servisi çağırın diye yalvardık. Kız delirdi, sakinleşemiyor, sürekli bağırıyor. Israr etmemize rağmen kesinlikle yapmadılar. Bir de bizi kandırdılar. Burada bir sistem var, kapıyı açarsak sistemde görülüyor, dediler. Normalde öyle bir şey yok tabi ki. Sonra da ‘başka koğuş olsaydı açardık ama burası fetö koğuşu açamayız’ dediler. Kızın avukatına haber gönderdik.

Nasıl gönderdiniz?

Ertesi gün mahkemeye çıkan bir arkadaşın aracılığıyla. Avukat savcıya görüşmüş sanırım. Ertesi gece acil servisi cezaevi önünde beklettiler. O gecenin sabahında kız üzerindeki her şeyi çıkardı, sadece bir bornoz giydi. Kışın o soğuğunda avluya çıktı ve orada altına yaptı. Kız zaten sürekli altına kaçırmaya başladı. Biz altını bağlıyorduk. Tedavi edilsin diye çok uğraştık. Manisa’ya gönderilmesini istedik. Bir gün koğuştan götürdüler. Sonra Manisa’da yer yok diye geri getirdiler.

Dilekçe yazmadınız mı koğuş değişikliği için. 

Müdüre başka bir koğuşa alsanız, gözetim altında tutsanız diye söyledik. Bir arkadaşınıza bakamıyorsunuz dedi. Oysa mevzu bu değildi. Biz bir şekilde baktık kendisine. Hayriye’yi Manisa’dan geldi. Perişan haldeydi. Başı açık, şalı orta yerinden yırtılmış ve bileği kırılmıştı. Bileğinin kırık olduğunu fark etmemişler bile. Bizim koğuşta doktor ve hemşire vardı. Onlar baktılar. Kız beni çok dövdüler dedi ama onu söylediklerine ne kadar itibar edilir bilmiyorum ama öyle dedi. Müdür görüşü yapıldığında ben ve bir arkadaş daha vardı. İkimiz çok itiraz ettik.

Neye itiraz ettiniz?

Gözetim altında tutulmamasına, tedavi yapılmamasına, bileği nasıl kırıldı bilmiyoruz ama bu şekilde davranılmasına… Ben avukatım, diğer arkadaş da müfettişti. Az çok hukuki prosedürleri biliyoruz. Hatta tutanak tuttuk. Müdür hakkımızda disiplin soruşturması başlattı ve koğuşlarımızı değiştirtti. Kız tedavi edilsin dediğim için disiplin cezası verdiler bana. Hayriye’yi daha sonra bıraktılar. Bırakması da gerekiyordu, 100 isim vermiş, daha ne yapsın. Şu anda ne durumda bilmiyorum ama psikolojisinin düzeldiğini duymuştum.

Çıplak aramadan geçen gazeteci Nur Ener Kılınç konuştu

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder