Zam furyası, tüketicinin marka sadakatini yıkarken, alışveriş sepetlerinde uygun fiyatlı ürünler daha fazla yer tutmaya başladı. Ekonomik kriz sürecinde, “Private Label” adı verilen market markalı ürünler pazar liderliğine oynamaya başladı.
BOLD – Ekonomik krizin derinleşmesi ve halkın alım gücünün sürekli düşmesi, alışveriş sepetinin içeriğini de değiştirmeye başladı. Vatandaş, daha pahalı olan markalı ürünler yerine, market markalarına yöneldi.
Özellikle kişisel bakım ve temizlik ürünlerinde zirve yapan fiyatların ardından, tüketici marka yerine etikete odaklandı. Private label olarak adlandırılan ve büyük ölçüde marketlere özel olarak üretilen ürünler fiyat avantajı ile öne çıktı. 2018 yılında da market zincirleri, kendi isimleri ile üretilen ürünlere ağırlık vermeye başladı. Private label ürün pazarı ise perakende sektöründe yüzde 30 büyüyerek 50 milyar TL’lik ciroya ulaştı.
TÜKETİCİ ÖZEL ÜRETİME YÖNELDİ
Son enflasyon rakamları karşısında tüketicinin alım gücünün büyük ölçüde azaldığını ve artık bütçelerin markalı ürünlere yetmediğine işaret eden Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği (PLAT) Başkanı İmer Özer, Sözcü’den Sayime Başçı’ya yaptığı açıklamada, tüketicinin özel üretimlere yöneldiğini dile getirdi.
Bazı market markalı ürünlerin ve özel üretimlerin pazar lideri haline geldiğini anlatan Özer, perakende sektöründeki daralan satışlara karşılık enflasyon nedeniyle cirolarda artışlar yaşanırken, kendi segmentlerinde hem satışların hem de satışların arttığını açıkladı.
FAHİŞ FİYATLARA KARŞI ÇÖZÜM
Özer, “Daha önce örneğin bir A marka takıntısı olan, ‘ben bu markadan başka birinden ürün almam’ diyen tüketicilerin neredeyse tamamı şu an private label tuvalet kağıdı alıyor. Oyun değişiyor, kurgu değişiyor” diye konuştu. Özer, market zincirlerinin de değişen bu tablo karşısında özel markalı ürünlere raflarında daha fazla yer vermeye başladıklarını kaydetti. Fiyatların fahiş bir noktaya geldiğini anlatan Özer, marketlerin uluslararası markalardan ziyade, daha yerel ve kendi markaları altında üretilen ürünlere yer açmak istediklerini belirtti.
Açıklamalarında sektörün büyüklüğüne dair bilgiler de veren Özer, 50 milyar dolarlık bir sektör cirosuna ulaştıklarını aktardı. Hem ciroda hem de hacimsel olarak yüzde 30 büyüdüklerini anlattı.
ÜRETİMDEN BAŞKA ÇIKIŞ YOK!
Sektörün büyüme ve yatırım yönünde eğilim gösterdiğini ancak belirsizliklerin buna engel olduğunu dile getiren İmer Özer, iş dünyasının güvenin olmadığı yere yatırım yapmadığına vurgu yaptı.
Türkiye ekonomisinin kalkınması ve şu anki durumundan çıkabilmesi için atılacak tek adımın üretimi artırmak olduğunu anlatan Özer, “Bir salça üreticisi hasatlarının geçen yıla göre yüzde 50 azaldığını anlattı. Bizim petrol doğalgaz rezervlerimiz yok. Üretimden başka şansımız yok. Tamam, iPhone’u başkaları üretti, bari salçayı biz yapalım. Fındığı düzgün üretelim. İnsanlar üretimden böylesine kaçarken, cari açığı kapatamayız.” ifadelerini kullandı.
DETERJAN FİYATLARI ALTINLA YARIŞIYOR
PLAT Başkanı İmer Özer, çamaşır deterjanı fiyatlarının altın fiyatları ile yarıştığını ve bu fiyatların insanlara ağır geldiğine işaret ederken artan maliyetlerin tüm üreticileri etkilediğini belirtti.
Private label markaların burada pazarlama ve reklam harcaması yapmadığı için daha avantajlı konumda olduğunu kaydeden Özer, fiyat belirlemede indirim marketlerinin belirleyici olduğunu anlattı. 2019 yılında döviz hareketlerine bağlı olarak fiyat artışlarının da değişebileceğini kaydeden Özer, şöyle devam etti: “Asgari ücret nedeniyle en başta yüzde 26’lık bir maliyet artışı var. Döviz artmasa bile sadece işçilik maliyetinden gelecek bir yüzde 10’luk zam olacak. Zaten çok minimal marjlarla yürüyor iş. Dövizin ne olacağı belli değil ve soru işaretleri büyümeye engel oluyor. 2018’de de yüzde 15’lerin üzerine çıkan bir zam oranı olmadı. Marketler de üreticiler de kendi kâr marjından fedakarlık etti.”
medyaboldErdoğan “hainliğin hesabını sorarız” dedi, marketler korkudan patlıcan satamıyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder