1 Haziran 2020 Pazartesi

Mavi Vatan kavramı nedir, nereden ithal edilmiştir?

Mavi Vatan kavramı 15 Temmuz sonrası Türk dış politikasına yön veren temel kavram oldu. Bu kavramın nereden ve nasıl ithal edildiğini anlamak, Türkiye’nin bugününü anlamamızı da sağlıyor.

FATİH YURTSEVER
BOLD ANALİZ

Bugünlerde “Mavi Vatan” kavramı kamuoyunda çokça tartışılıyor. Fikir babası olarak daha önce Balyoz Davasında yargılanan, politik olarak kendisini “Atlantikçi” cephenin karşısında konumlandıran Cem Gürdeniz ve arkadaşları. “Mavi Vatan” kavramı, 15 Temmuz sonrasında Türk dış politikasına yön vermek için devamlı gündemde tutulmaya çalışılan kavramlardan biri. Hal böyle olunca, bugünlerde çokça konuşulan ve “milli” olduğu iddia edilen “Mavi Vatan” kavramı çok yönlü bir analizi hak ediyor.

Mavi Vatan kavramı bugün kamuoyunda tartışıldığı şekliyle ilk defa emekli amiral Cem Gürdeniz tarafından gündeme getirildi. Cem Gürdeniz daha önce yazdığı kitaplarda, katıldığı televizyon programlarında ve köşe yazılarında, kendisi başta olmak üzere, bazı deniz kuvvetleri mensuplarının hapse atılmasının arkasında “Mavi Vatan” politikasının hayata geçirilmesinden rahatsız olan Atlantikçi cephe ve onların Türkiye’deki uzantıları olduğunu ifade etti. Peki gerçekten Türkiye’nin tüm hariciye hafızasını sıfırlayan, 50 yıllık Ege politikasını hiçe sayan ve tezlerimizi tehlikeye atan, Doğu Akdeniz’de kurtuluş reçetesi olarak lanse edilen Mavi Vatan kavramı neleri içeriyor, bu kavram ilk defa kim tarafından kullanıldı?

Kamuoyu Mavi Vatan’ı başlangıçta üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, denizlerin öneminin vurgulanması, Türkiye’nin denizcileşmesi amacıyla gündeme getirilmiş bir kavram olarak algılandı. Cem Gürdeniz’e göre “Mavi Vatan, tam anlamıyla, 26-45 Doğu boylamları ve 36-42 Kuzey enlemleri arasındaki ana vatan üzerindeki stratejik egemenliğimizin denizlerdeki uzantısıdır. Mavi Vatan, 25-45 Doğu boylamları ve 33-43 Kuzey enlemleri arasında kalan tuzlu su kitlesi üzerindeki yetki ve ilgi alanlarımızın adıdır.” Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere Mavi Vatan Türkiye’ye çevre denizlerimizde kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) üzerinde devletlere tanınan egemen haklarının ötesinde bir egemenlik tanıyor ve söz konusu su kütlesini Türkiye’nin vatan topraklarının devamı olarak kabul ediyor.

GERÇEK VATAN KAVRAMI EROZYONA UĞRATILIYOR

Oysa uluslararası hukuka göre; bir devlet sadece iç suları ve karasularında egemendir. Devletler Kıta Sahanlığı ve MEB’te çoğunluğu ekonomik amaçlar için düzenlenmiş egemen hakları kullanırlar. İlle de denizlerde bir yere vatan denilecekse, bu alan sadece iç suları ve karasularını kapsayabilir. Türkiye’nin çevre denizlerde hak ve menfaatlerini korumak için ilave bir kavram üretmeye de ihtiyacı yoktur. Uluslararası hukukun kendisine tanıdığı hakları kullanması ve bu noktada irade göstermesi yeterlidir. Üzerinde yabancı gemilerin askeri tatbikat yapabildiği bir su kütlesine vatan ismini vererek, gerçek vatan kavramını erozyona uğratmaya veya olmayan bir kutsallık üzerinden halkın duygularına oynamaya da gerek yoktur. O zaman neden bu kavram gündeme geldi?

Bunun için kendisini Atlantikçi cephenin karşısında konumlandıran Cem Gürdeniz ile yeni küresel güç olarak tanımladığı Çin arasındaki etkileşimi bilmek gerekiyor. Cem Gürdeniz Mavi Vatan kavramının aslında fikir babası değil, onu Çin’den ithal eden kişidir.

“BLUE NATIONAL SOİL” KAVRAMINDAN TÜRETİLDİ

Çin, Doğu ve Güney Çin denizinin tamamını kendi egemenlik alanı olarak görüyor ve bu denizleri egemenliği altına almak için “Blue National Soil” olarak adlandırdığı bir strateji izliyor. Bu sahalarda karasuları rejimini uygulamaya çalışıyor. Açık deniz alanlarını ve üzerindeki hava sahasını üçüncü ülkelerin kullanımına kapatmaya çabalıyor. İlk kez 2010 yılında yayımlanan “The State Oceanic Administration (SOA)” raporunda ortaya konulan bu stratejiye göre Çin, bu deniz alanlarını “Mavi Toprak” olarak tanımlıyor.

Çin’in söz konusu girişimleri bölge ülkelerini rahatsız ediyor. Nitekim Filipinler, haklarının gasp edildiğini iddia ederek konuyu uluslararası yargıya taşıdı. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konvansiyonu Ek VII kapsamında kurulan bir tahkim mahkemesi, Çin’in, iddialarının yasal bir dayanağı olmadığına karar verdi.

MAVİ VATAN NEYİN ÜZERİNİ ÖRTÜYOR? NEYE HİZMET EDİYOR?

Türkiye bu günlerde; Çin tarafından yayılmacı emeller doğrultusunda üretilen bir kavramı, milli bir kavrammış gibi sahiplenerek tüm Doğu Akdeniz politikasını bu kavram doğrultusunda kurgulamanın bedelini ödüyor. Mavi Vatan kavramını şu anda en ateşli şekilde savunan amirallerin görevde olduğu dönemde, Mısır ve Güney Kıbrıs arasında imzalanan anlaşmanın engellenememesi, Mısır ve İsrail ile ilişkilerin iç siyasi saiklerle bozulması karşısında sessiz kalınması,Türkiye’nin şu anda Doğu Akdeniz’de yaşadığı yalnızlığın en büyük nedenleri olarak kabul edilebilir.

Libya ile yapılan MEB Sınırlandırma Anlaşması’nın ise; MAVİ VATAN’ın başarısı olarak gösterilmesi tam bir garabet. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini, sahip olunan onca haklı argümana rağmen, geleceği şüpheli bir hükümet ile yapılan 18,6 millik iki noktayı belirleyen bir anlaşmaya dayandırmak, amaç ancak başka şeyleri perdelemek ise mümkün. Bu konuya bir önceki yazıda değinildiği için burada tekrar etmeyeceğim.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de izlediği yanlış politikalar sonucunda içerisine düştüğü durumu milletten gizlemek ve tartışma kanallarını kapamak için Mavi Vatan kullanışlı bir söylem olsa da, Türkiye’nin hak ve menfaatlerine hizmet etmediği ortadadır. Türkiye’nin geleceğini Asya’da, Çin ile ittifakta gören, başını Cem Gürdeniz’in çektiği grup, Çin’in denizlere yönelik politikalarının Doğu Akdeniz’de vücut bulmuş hali olan MAVİ VATAN kavramını devamlı gündemde tutarak siyasi güç devşirmeye çalışıyor. Geçmişte Osmanlıyı Almanya’nın peşine takarak Birinci Dünya Savaşı’na sokan ittihatçı zihniyetin devamı olan bu grup, aynı felsefe ile Çin’den ithal ettikleri MAVİ VATAN kavramı ile Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de yalnızlığa mahkum ediyor.

Türkiye Çin’den ithal yayılmacı bir kavramı kullanarak da uluslararası arenada kendi haklılığına gölge düşürüyor ve komşu ülkelerin haklarını hiçe sayan, denizlerin serbestçe kullanımına karşı çıkan bir ülke konumuna düşüyor. Türkiye’nin şu anda yayılmacı ve gayri hukuki “Mavi Toprak” kavramından türetilmiş ithal “Mavi Vatan” kavramına değil, milli diplomasi ile örgülenmiş gücünü uluslararası hukuktan alan hak ve menfaatler etrafında örgülenmiş milli politikalara ihtiyacı var.

Kürtçe müzik dinlediği için öldürüldü

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder