1 Haziran 2020 Pazartesi

İki çocuğumuzla gözaltına alındık, saatlerce fiziksel işkenceye maruz kaldım

Tutuklu öğretmen Önder Bozkurt, gözaltında yaşadıkları işkenceleri yazdı. Eşinin psikolojisinin bozulduğunu ifade eden Bozkurt, çaresizliğini haykırmak istediğini söyledi.

SEVİNÇ ÖZARSLAN
BOLD ÖZEL – 19 Şubat 2018’de eşi ve iki çocuklarıyla birlikte Gümüşhane’de gözaltına alınan Önder Bozkurt gözaltındayken yaşadığı işkenceleri anlattı. HDP milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’na bir mektup yazan Bozkurt, “Bir haftalık o süreci unutmamız mümkün değil. Hayatımızda derin izler bıraktı. İki çocuğumuzla birlikte alındık. Sözlü hakaret, itham ve galiz küfürlerin dışında bir hafta boyunca her gün ters kelepçe ile ayakta bekletildim. Her gün sistematik olarak bu yapıldı. En önemlisi saatlerce fiziksel şiddete maruz kaldım. Detaylarını anlatarak sizin daha da üzülmenizi istemiyorum.” dedi.

“BAŞKA İLLERDE DAHA FAZLASINI YAPIYORLAR”

15 Temmuz’dan sonra Türkiye’nin her yerinde gözaltına alınan insanlara işkence yapıldığı biliniyor. Özellikle İstanbul, Ankara, Afyon, Bartın, Aksaray, Mersin emniyet müdürlüklerinde yapılan işkenceler, yaşayanların anlatımıyla ortaya çıktı. Önder Bozkurt, tüm illerde yapılan bu işkenceleri Gümüşhane TEM müdürünün ağzından aktararak mektubunda kayda geçirdi.

TEM müdürünün kendisiyle dalga geçer gibi “Önder, arkadaşların sana bunu yaptıklarını bilseydim izin vermezdim. Ama şunu bil ki, başka illerde daha da fazlası yapılıyor.” dediğini ifade eden Bozkurt, “Bana, ‘sen yine dua et’ der gibi içler acısı hallerini özetliyorlardı. Bu sözü söyleyen samimi olsaydı işkence yapanlar hakkında hemen işlem, soruşturma başlatırdı.” ifadelerini kullandı.

Özel dershanelerde öğretmenlik yapan biyoloji öğretmeni Önder Bokurt ile sınıf öğretmeni Fatma Bozkurt’un Betül Hafsa (4) ve Bahadır (6) adlı bir oğlu bulunuyor.

İŞKENCEYİ MAHKEMEDE ANLATTIM AMA RAPOR EDEMEDİM

Gördüğü fiziksel ve psikolojik işkenceyi rapor edemediğini belirten Bozkurt şöyle devam etti: “Çünkü eşim ile korkutuyorlardı. Bu hususta inanılmaz baskı yapıyorlardı. Gördüğüm bu muameleyi ağır cezada anlattım ve yazılı olarak sundum. Ancak hiçbir işlem yapılmadı. Yapmak bir yana en ağır ceza ile cezalandırdılar.”

Eşi Fatma Bozkurt’un da ağır hakaret ve küfürlere maruz kaldığını vurgulayan Önder Bozkurt, “Saatlerce ayakta bekletildi. Ve ağza alınmayacak, bir insanın kuramayacağı küfürler, cümleler. Kadın polis memuru olmaksızın 2 erkek polis tarafından Gümüşhane’nin Toful içle emniyetine götürüldü. Yoğunluk gerekçesiyle orada 6 gün kaldı eşim. Sudan başka ağzına bir lokma dahi almamış. Ben bunları cezaevine konulmamızın hemen ardından eşimin bana yazmış olduğu mektupta öğrendim.” diye yazdı.

Bozkurt: “İlk gözaltına alındığımızda bizi ayırdılar. Kızım annesinin yanında oğlum benimle kaldı. Annesi ile kızımı sağlık kontrolü için hastaneye götürüyorlar. Biri erkek, diğeri bayan memur… Gidiş-dönüş yolu boyunca arabayı süren erkek memur elini sertçe direksiyona vurup eşime hitaben nasıl vatana ihanet edersin, sen teröristin vs. Cümleler kuruyor. Şunu net bir şekilde söylemeliyim ki, insanlıktan nasibi yok böylelerinin direksiyona her vuruşu ve bağırışında kızım korkarak sımsıkı annesine sarılıyormuş.” dedi.

10’AR YIL HAPİS CEZASI

Cemaat soruşturmaları kapsamına tutuklanan Bozkurt çifti, önce Gümüşhane’de hapis yattı, son 5 aydır da Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu. Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yargılanan çift, örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 10’ar yıl hapis cezasına çarptırıldı. Dosyaları Yargıtay’da. Önder Bozkurt mektubunda tutuklanma gerekçelerini anlattıktan sonra haklarında ifade veren tanıkların, ifadelerini geri çekmelerine rağmen böyle bir cezaya çarptırılmalarının şokunu yaşadıklarını da ifade etti:

BASKI İLE İFADE VERDİM, DEDİ

“Peki neydi hakkımızdaki iddialar: Eşimin birkaç tanık ve Bylock iddiası. Benim de tanık ve Bylock iddiası. Tahmin edeceğiniz gibi FEM dershanelerinde çalıştığım 4 yıla dönük iddialar. Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesi yargılamamızı yaptı ve akıllara durgunluk veren bir karar verdi. Eşimin iddianamesinin hazırlanmasına dayanak olan iki tanık mahkeme sürecinde ifadelerini geri aldılar. Birisi emniyette baskı ile bunu söylememi istediler dedi. Diğeri ise iftira attım dedi ve eşim buna rağmen serbest bırakılmadı.”

“KIZIMIZ CEBREN SÜTTEN KESİLDİ”

Dershanelerde öğretmenlik yapan biyoloji öğretmeni Önder Bokurt ile sınıf öğretmeni Fatma Bozkurt’un Betül Hafsa (4) ve Bahadır (6) adlı bir oğlu bulunuyor. Bozkurt çifti 28 aydır çocuklarından ayrı. İki kardeş de birbirinden ayrı. Betül anneanne, Bahadır babaanne yanında kalıyor. Gözaltına alındıklarında anne sütü emen kızının cebren sütten kesildiğini belirten Bozkurt, çocuklarından ayrı kalan eşinin psikolojisinin bozulduğunu söyledi ve serbest bırakılmasını istedi.

“KIZIM BİZİ HATIRLAMIYOR”

Koronavirüs nedeniyle ne eşini ne de çocuklarını görebildiğini, dilekçelerine cevap verilmediğini, mektup biriminin çalışmadığını belirten Bozkurt, eşinin sağlık durumundan endişelendiğini sözlerine ekledi:

“Eşim şu anda psikolojik ve ruhsal olarak bir çöküntünün içinde. 27 aydır durmadan ağlıyor. Bir anne canından parçasından olan yavrularından yıllardır ayrı. Bu hale taş olsa çatlardı. Defalarca ilgili makamlara yazdım, bu mağduriyete son verin dedim. Bir anneyi yavrusundan ayırmayın diye yazdım ama nafile. Kızım artık bizi hatırlamıyor bile. Oğlumuz ise bu sene anaokuluna başladı ancak devam etmek istemedi.”

“SİZE YALVARIYORUM, NE OLUR SESİMİZİ DUYURUN”

Önder Bozkurt mektubunun sonunda inşaatlarda çalışarak çocuklarına bakan ailelerinin de maddi manevi çok yıprandığını belirtti ve seslerinin duyurulmasını istedi:

“Bir çaresizliğe terk edilmiş durumdayız. Bugüne değin elime silah almadım, hayatım boyunca faydalı bir insan olmaya gayret ettim. Ancak şimdi birkaç tanık ifadesi ile terörist ilan edildim. Bu kadar kolay mı bir insanın terörist ilan edilmesi. Nasıl bir etiketin içine sokulmuşuz anlamakta güçlük çekiyorum… Aslında size yazmayacaktım. Ancak onca hukuksuzluk çaresizliğimi daha da derinleştirdi. Çaresizliğimi haykırmak istiyorum ancak sesimi duyuracak kişilerin azlığı ya da yokluğu beni daha da bir derin ümitsizliğe sevk ediyor… Allah rızası için size yalvarıyorum, ne olur sesimizi duyurun, ilgili makamlara sesimizi duyurun. Darmadağın olmuş ailemin bir benze olsun toparlanması adına, eşimin yavrularına kavuşması adına sesimizi duyurun. Artık dayanacak gücümüz kalmadı.”

ÖNDER BOZKURT’UN ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU’NA YAZDIĞI 13 NİSAN 2020 TARİHLİ MEKTUBUN ORİJİNALİ

Cezaevinin çocuklar üzerindeki etkileri

 

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder