2 Mart 2019 Cumartesi

Karadeniz mimarisiyle yapılan eve Karadeniz usulü dava

Trabzon’un Of ilçesine bağlı Ballıca Mahallesi’nde yaşayan 83 yaşındaki Yusuf Gurbetoğlu, 1958 yılında geleneksel Karadeniz mimarisiyle inşa ettiği eviyle ilgili bir süredir hukuki sorunlar yaşıyor. Gurbetoğlu’nun tamamen kendisine ait olan ev, 2005 yılında Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından Kültür Varlığı ilan edildi. Her şey, Yusuf Gurbetoğlu’na bile haber verilmeden alınan bu kararla başladı.

Gurbetoğlu, evinin Kültür Varlığı olduğunu ise 15 yıl sonra ilginç bir şekilde öğrendi. Torunları ve çocukları, evin inşasından birkaç yıl sonra yapılan ve tarihi dokuyla zerre kadar alakası olmayan beton tuvalet kısmında Yusuf Gurbetoğlu ve eşinin ilerleyen yaşından dolayı bazı genişletme ve tadilat çalışması yaptı. 2017 yılında savcılıktan Yusuf Gurbetoğlu’na gelen bir davetle evin Kültür Varlığı ilan edildiği resmen öğrenilmiş oldu.
Yusuf Gurbetoğlu’nun İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuyan torunu Furkan Gurbetoğlu, yaşanan tüm süreçle ilgili Twitter adresinden paylaşımlarda bulundu. Furkan Gurbetoğlu, süreci şöyle anlattı:
“Dedemin evinin Kültür Varlığı ilan edildiğini biraz geç öğrendik. Ve de enteresan bir usulle. Normalde ne beklersiniz eviniz Kültür Varlığı ilan edilince? Gelirler evinize, tebrik ve takdir ederler. Derler ki bu ev bundan sonra devletin koruma ve gözetiminde. Bir ihtiyacınız olduğu zaman haber verin falan filan. Tabii ki öyle olmadı ama. 2017 yılında savcılıktan dedeme gelen bir davetle evimizin Kültür Varlığı ilan edildiğini resmen öğrenmiş olduk. Yalnız şöyle ufak bir ayrıntı vardı; ilgili davet tebrik ve takdir içerikli değil, tarihi esere zarar verme soruşturması ile ilgiliydi.”

TARİHİ ESER İLAN EDİLDİĞİNİ BİLMEDİĞİ EVİ İÇİN HAPİS CEZASI

“Evimizi dedem geleneksel Karadeniz mimarisiyle inşa etmiş vakti zamanında. Malumunuz bu evler ahşap oluyor. Evde çatının damlatmasından dolayı çürüme riski olduğundan çatı kiremitlerini değiştirmemiz gerekti. 2007 yılında çatı kiremitlerini aslına uygun kiremitlerle değiştirdik. 2011 yılında ise tarihi dokuyla zerre kadar alakası olmayan, evin inşasından takribi 10-15 sene sonra inşa edilmiş beton tuvalet kısmında dedemin ve babaannemin ilerleyen yaşından dolayı bazı genişletme ve tadilatlar yaptık. Bu iki olay gerekçe gösterilerek dedeme Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet suçundan dava açıldı. Başta önemsemedik açıkçası. Zira mahkemenin, koruma altına alındığından haberimiz dahi olmayan evimizi tadil ettiğimiz için mahkûmiyet vereceğine ihtimal vermedik. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki hocalarıma danışarak ve çevremdeki avukat abilerin yardımıyla mahkemeye TCK 30/4 ekseninde haksızlık yanılgısını esas alan bir savunma dilekçesi hazırlayarak sunduk. “İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.” dedik.”

“Bunun üzerine olay tabiatıyla bilirkişiye gitti. Bilir kişi! Bilirkişi raporunda, yapılan değişikliğin tarihi dokuya zarar verdiği belirtilmiş :)) Üstelik uzman bilirkişilerimiz kanuna açıkça ‘aykırı’ şekilde hukuki görüş belirtip hüküm verilmesi gereken TCK maddesini işaret etmiş. Bunun üzerine bilirkişi raporuna itiraz ettik ancak mahkeme itirazımızı değerlendirmeye dahi almadan 1 yıl 8 ay hapis cezası verip hükmün açıklanmasını geriye bıraktı. Evet dedem, tarihi eser ilan edildiğini bilmediği evinin tadilatını yaptığı için hapis cezasına çarptırıldı.”

“Ancak işin esas rezil kısmına şimdi geldik. Davanın sonunda hâkim bey dedeme demiş ki ‘Dayı, ben senin suçsuz olduğunu biliyorum. Eğer ben seni beraat ettirirsem, karşı taraf üst mahkemeye gider, daha çok mağdur olursun.” :)) Olaya bakar mısınız? Hâkim bu adam!”

MEDYANIN GÜCÜNE, YARGI SİSTEMİNDEN DAHA ÇOK GÜVENİYORUM

“Bilin bakalım daha sonra ne oldu? :)) İl Kültür Müdürlüğü’nün avukatı, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına itiraz etti. Devletimiz 83 yaşında dedemin illa hapis yatmasını istiyor, neden? Çünkü kendi evine tadilat yaptı. Üstelik tarihi eser ilan edildiğini bilmediği evine :)))”
“Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi de İl Kültür Müdürlüğü’nün avukatını çok haklı buldu ve HAGB kararını bozup davayı, dedeme ‘Sen haklısın dayı’ diyen hâkime geri gönderdi. Bir hafta sonra duruşma var. Bakalım dedem haklı mıymış değil miymiş göreceğiz :))”

“İstanbul Hukuk’ta son sınıf öğrencisi olan bir vatandaş olarak -ki bunu özellikle belirtiyorum- şu an bu olayı medyaya yansıtmaya çalışıyorum. Çünkü medyanın gücüne, yargı sisteminin adaletinden daha çok güveniyorum.”

kronos

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder