2 Mart 2019 Cumartesi

Özel sektör krizini aşmaya çalışan AKP, bankacılık krizine zemin hazırlıyor!

Ekonomik kriz ortamında 2,5 milyon istihdam yaratacağını öne süren hükümet, ekonomik kriz girdabındaki işletmeleri borçla ayakta tutmaya çalışıyor. AKP kredi kanallarını sürekli genişletmeye çalışırken, şirketlerin batık kredileri korkutucu boyutlara ulaştı. Şirketleri kurtarmaya çalışan hükümet, bu kez de bankaların bilançolarına hasar veriyor!

ANALİZ –  Yerel seçimlerden kötü bir sonuçla ayrılmak istemeyen AKP hükümeti, kredi paketlerine hız verdi. Ekonomi yönetimi, Cumhuriyet tarihinin en büyük borç krizini yaşayan özel sektör, daha borçlandırarak krizden çıkış hesabı yapıyor. Bu hesabın vahim sonuçları ise seçimden sonraki aylarda daha net görülecek.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, önceki gün yaptığı açıklamada, 2019 yılında 2,5 milyon yeni istihdam sağlayacaklarını söyledi. Oysa Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına göre son 3 ayda 580 bin kişi işini kaybetmiş! Bu yılın kalan 10 ayında 2,5 milyon kişiyi işe sokabilmek için her ay 250 bin kişiyi istihdam etmek gerekiyor. Albayrak’ın açıklamasının, bugünkü reel ekonomide hiçbir karşılığı yok!

BORÇLU ŞİRKETLERİ DAHA DA BORÇLANDIRIYORLAR

Ekonomi yönetiminin hamlelerinden anlaşıldığı kadarıyla, hedef kredilerle Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeleri (KOBİ) desteklemek ve onların da yeni işçi almalarını sağlamak. Yani zaten borçlarını ödeyemeyen, özel sektör borç krizinin yaşandığı bir ortamda, Kobi’leri daha da borçlandırarak istihdam sağlamak. Dahiyane bir istihdam formülü!

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) için, Hazine garantili, toplamda 25 milyar TL’lik “KOBİ Değer Kredisi-2” devreye girdi bu arada. 17 bankanın iştirak ettiği krediler, ciro ve faaliyet alanına göre değişmek üzere azami 1,5 milyon TL’ye kadar kullandırılabilecek. Kredilerde vade, 6 ayı anapara ödemesiz olmak üzere, toplam 36 ay olarak belirlendi. Kredilerde aylık yüzde 1,54, yıllık yüzde 18,48 faiz oranı uygulanacak.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan son yıllarda her yıl Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) genel kurullarına katılır. Yaklaşık 1,5 milyon üyesi olan TOBB’dan her üye işletme için +1 ilave istihdam sözü alır. Evdeki hesapta ertesi gün veya ertesi ay istihdamın bir anda 1,5 milyon kişi artması demektir bu ama evdeki hesap hiçbir zaman çarşıya uymaz!

BATIK KREDİLER 45,5 MİLYAR LİRAYA YÜKSELDİ

Zaten borç çeviremeyen, kârlılıkları düşmüş ve istihdamı artırmak yerine azaltmak zorunda kalan işletmelerden +1 istihdam artışı talebi, yıllardır kağıt üzerinde kalıyor. Bu olmayınca da bu sefer bankalar devreye sokuluyor.

Ocakta Halk Bankası’nın açtığı 22 milyarlık esnaf kredisine şimdi yeni 25 milyar liralık Kobi kredisi ilave edildi.

Oysa, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, geçen yıl ocak ayı itibarıyla KOBİ’lerin kullandığı 512,7 milyar liralık kredinin 25,6 milyar TL’si batık çıkarken, bu yıl ocak sonu itibarıyla KOBİ’lerin kullandığı kredi miktarı 609 milyar TL’ye, batık miktarı ise 45,5 milyar TL’ye yükseldi. Bankacılık sektöründe takipteki kredilerin toplam kredilere oranı 2019 ocakta yüzde 4,03 oldu. Bu oran aralıkta yüzde 3,87 idi.

Kısacası aldığı krediyi bile ödeyemeyen Kobi’ler nasıl 2,5 milyon yeni istihdam sağlayacak?

2018 KONKORDATO, 2019 İFLASLAR YILI

2018 yılını konkordato ilanları ile geçiren iş dünyası 2019’a iflaslarla başladı. Konkordatoların sayısı resmi rakamlarda bile 1000’nin üzerinde. Sadece resmi verileri bile ele alsak 1000 şirketin borç çeviremediği ortaya çıkar. Konkordato, ilan eden şirketi korurken, onun borçlu olduğu diğer şirketleri zora sokan bir uygulama. Yani 1000 konkordato en az 100 bin borç tahsil edemeyen, bu açıdan çarkı döndüremeyen şirket demek!

Nitekim bu konkordatolar bile, bütün avantajına rağmen şirketleri kurtaramıyor ve iflaslar ardı ardına gelmeye başladı. Bu şartlarda nasıl 2,5 milyon yeni istihdam sağlanabilir hem de 10 ayda.

BANKALARA SOPA ZORUYLA DEVREYE SOKULUYOR!

Şirketler bu durumda olunca hükümetin şu anda tek kozu finans kesimi yani bankalar. Bankalar eliyle özel sektörü canlandırma projesi birkaç aydır yürürlükte. Öyle ki iş artık, banka genel müdürlerini Ankara’ya çağırıp, kredi baskısı yapmaya ve kabul etmeyenleri istifaya zorlamaya kadar varmış durumda. 25 bankanın battığı 2001 krizinden bu yana krediler ve sermaye yeterlilikleri konusunda çok daha dikkatli davranan hatta bu yönde AKP’li eski ekonomi yönetimlerinden destek alan bankalar, şimdi aynı iktidarın tam tersi yöndeki baskısının şaşkınlığı içindeler.

KAMU BANKALARI SİYASİ PROPAGANDA ARACI OLDU

Üç büyük kamu bankası ise artık tamamen AKP’nin siyasi hedefleri için çalışıyor. Geçen yılı 2,3 milyar TL gibi rekor zararla kapatan Ziraat Bankası kredilere yüklendikçe yükleniyor. Hükümet özel bankalarda yapamadığını, kamu bankalarında yapıyor. Mesela Ziraat Bankası dün konut kredilerinde 120 aylık vadede faizleri yüzde 1,28’e indirdi. İhtiyaç kredilerinde ise yüzde 1,53’e düşürdü. Seçim öncesinde ekonomiyi canlandırmak isteyen hükümet, kamu bankaları eliyle kredi musluklarını açmaya çalışıyor.

Yılın ilk iki ayındaki rakamlar tüm yükün kamu bankalarının sırtına yüklendiğini gösteriyor. 28 Aralık 2018 ile 22 Şubat 2019 tarihleri arasında kamu bankalarının kredi hacmi 25 milyar TL artarak 1 trilyon 30 milyar TL’ye yükselirken, yabancı bankaların kredi hacmi aynı dönemde 9 milyar TL düşerek 602 milyar TL’ye geriledi. Yerli özel bankalarda da aynı dönemde 4 milyar TL’lik gerileme kaydedildi ve söz konusu bankaların kredi hacmi 772 milyar TL’ye geriledi.

KREDİLER ARTSIN DİYE SERMAYE AKTARIMI

Öte yandan, Bloomberg, ucuz kredi vermeye devam etmeleri için kamu bankalarına sermaye aktarımı için hükümetin hazırlık yaptığını öne sürdü. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın söz konusu operasyon için kaynak aradığı, bulunacak kaynağın büyük kısmının Ziraat Bankası ile Halkbank’a aktarılacağı iddia edildi. Futbol kulüplerinden inşaata, medyadan tüketici kredilerine kadar birçok alanda kamu bankaları piyasadaki ortalamaların altında faiz oranlarıyla kredi açmaya başlamış durumda.

Hükümetin, temettü dağıtmasına izin vermediği İş Bankası operasyonunu da bu çerçevede okumak lazım. CHP hisseleri Hazine’ye devredildikten sonra, üç kamu bankasının yanına ilave edilecek “dev bir kreditör” hükümete ilaç gibi gelir!

FATURA YİNE VATANDAŞA KALACAK!

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, 5 gün önce “Türkiye’de kredi büyümesi için alınan tedbirler bankaların kredi notu için negatif” açıklaması yapmıştı. Açıklamada, kredi büyümesinin 2018’de düşmesinin ardından Türk bankalarının kredi vermeyi sürdürmek için artan baskı altında olduğu belirtilmişti.

Bütün bu gelişmeler bize zaten ağır bir reel sektör krizinden geçen Türkiye’nin önümüzdeki aylarda bir finans kriziyle de karşı karşıya kalabileceğini gösteriyor. Bu durumda ortaya çıkacak finans batıkları yine halkın vergileriyle kurtarılacak. Faturayı elbette yine vatandaş ödeyecek!

Bankalar batık kredileri KGF’den tahsil edemiyor!  

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder