HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, mahkemeler yoluyla infaz düzenlemesinin iptali için tutuklu ve hükümlülere 11 sayfalık dilekçe hazırladı. HDP herkesin yargı yolunun takipçisi olmasını istedi.
BOLD – Halkların Demokratik Partisi (HDP), Meclis’te kabul edilen, 90 bin hükümlüyü cezaevinden çıkartacak olan ve siyasi mahkumları kapsam dışı bırakan infaz düzenlemesine dair yargı yoluna gidiyor. Yeterli milletvekili sayısı (120) olmadığı için düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götüremeyen HDP, “terör suçu” kapsamında düzenlemeden yararlanmayan hükümlülerin, AYM’ye başvuru yapabilmesi için çalışma yaptı. Partinin Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, düzenlemedeki eşitsizliklere dair dilekçe hazırladı.
11 SAYFALIK BAŞVURU DİLEKÇESİ
11 sayfalık dilekçede, yeni düzenlemeyle infazda ayrı bir cezalandırmanın uygulandığına, “şartlı salıverilme ve denetimli serbestlik” konularında daha önce verilen yargı kararlarına ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerine değinildi.
Hazırlanan dilekçeler, Sivil Toplum Örgütleri (STÖ), avukatlar ve aileler üzerinden cezaevlerine ulaştırılacak. HDP de başvuru sürecinde hukuki destek sunacak.
ÖLÜME TERK EDİLDİLER
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Aydın Erdoğan, düzenlemeyle cezaevlerinde kalma sürelerinin kısaltılmasında eşitsizlik olduğunu söyledi. Koronavirüs (Kovid-19) salgınının cezaevlerinde yayılma riskinin arttığını dile getiren Erdoğan, “Koronavirüsü taşıyacak olan infaz koruma memurları, güvenlik görevlileri ya da diğer personellerdir. Ama AKP-MHP koalisyonu kendi personelinin içeriye taşıdığı koronavirüs sebebiyle hükümlülerin bir kısmının risk altında olduğunu düşünerek, serbest bırakmayı kabul ederken, bir kesimi ise ölüme terk ediyor. Bu kabul edilmez, insanlığa karşı bir uygulamadır. Kürt oldukları, muhalif oldukları için cezaevinde bulunanlara yapılan bu ayrımla, ailelere yaşatılan travmaların tarifi mümkün değil” dedi.
AYM’NİN DAHA ÖNCE VERDİĞİ KARARLAR
Anayasa’nın 2. maddesindeki “hukuk devleti” tanımının, “ceza hukuku” ve “infaz hukukunda” dengeyi esas aldığını belirten Erdoğan, “Bir kişinin cezası ne olursa olsun, mahkum olduktan sonra cezaevindeki durumuna bakılarak, lehe olan düzenlemelerden yararlanıp, yararlanmayacağı ölçülür, değerlendirilir. Eğer bu cezaevindeki hükümlülerin davranışları dışında işlediği suça bağlanırsa bu hukuk devletine aykırıdır. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce buna dair verdiği kararlar var” diye belirtti.
AYM’NİN İPTAL KARARI
İnfaz düzenlemesinin, Anayasa’nın 10’uncu maddesinde yer alan “eşitlik ilkesine” de aykırı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Ayrım muhaliflerin siyasi düşünceleri sebebiyle yapılmaktadır. Cezaevi’ndeki siyasi mahkumların birçoğu hakkında herhangi bir eylem iddiası dahi bile yoktur. Diyelim ki olsa bile, infaz aşamasında farklı bir uygulama kabul edilebilir bir şey değildir. Anayasa Mahkemesi daha önce de benzer durumlara karşı eşitliğe aykırı ilkesi nedeniyle iptal kararları vermiştir” diye konuştu.
ÖRTÜLÜ AF
Erdoğan, “Disiplin cezası olanlar şartlı tahliye ve denetimli serbestlikten yararlanıp, cezaevinden çıkamazlar. Bu düzenlemede; ‘disiplin cezaları şartlı tahliye ve denetimli serbestlikte engel değildir’ dediler. Af kelimesi düzenlemenin hiçbir yerinde geçmemiş olsa dahi, disiplin suçları açıkça affedildiği için, bu af sonucu doğurur” diye konuştu.
DİLEKÇE İLE BAŞVURU YAPILABİLECEK
AYM’ye bireysel başvuru yönteminde hükümlülere destek sunacaklarını aktaran Erdoğan, “terör suçu” hükümlülerinin uyması gereken süreci şöyle özetledi: “‘Örgüte üye olmak’ gerekçesiyle 10 yıl hüküm giyen birisi, 3 yıldır cezaevinde ise; normal koşullarda 4,5 yıl daha cezaevinde kalması gerekiyor. Yeni kanuna göre; cezasının yarısını yatmış olma şartı ve 3 yılda denetimli serbestlikten yararlanma hakkı da getirildiği için, bu süre 2 yıla düşüyor. Bu kişi 3 sene cezaevinde kaldığı için, 2 yılını denetimli serbestlikte geçirmeyle serbest bırakılma hakkına sahip. O zaman bu durumdaki hükümlü mahpus, İnfaz Hakimliği’ne müracaat edecek, dilekçesinde; ‘Ayrımcı hükümler olmasaydı, benim şu anda çıkmam gerekiyordu. Ben bundan yararlanmak istiyorum. Beni yararlandırmanızı talep ediyorum. Kanun hükümleri ayrımcı düzenleme getirildiği için, beni serbest bırakmanız engelliyor. O zaman benim istediğim şudur; infazı durdurun ve ayrımcı düzenlemelerden dolayı Anayasa Mahkemesi’ne başvurun’. Bu başvurudan sonra normalde İnfaz Hakimlikleri, düzenlemede yer alan ayrımcılığa dair Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapabilir. Eğer İnfaz Hakimliği de bu tespite katılırsa ki, yetkilerini kullanarak, infazı durdurabilirler. Durdurmasa bile, AYM bu ayrımcı hükümleri değerlendirmeye alacak ve karara bağlayacak.”
AİHM’E BAŞVURU YOLU
İnfaz hakimliklerinin, hükümlülerin başvurularını reddetmeleri halinde ise Ağır Ceza Mahkemeleri’ne başvurma yolunun açıldığını kaydeden Erdoğan, 7 gün içerisinde hükümlülerin “anayasa aykırılık” gerekçesiyle aynı dilekçeyle başvuru yapması gerektiğini söyledi. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin de başvuru sonrasında konuyu AYM’ye taşıyabileceğini ancak reddetmesi halinde ve kararın kesinleşmesiyle birlikte AYM’ye bireysel başvuru yolunun açıldığını ifade eden Erdoğan, “Bundan sonra ‘eşitliğe aykırı, haksız, hukuksuz bir durum var’ denilerek, AYM’ye bireysel başvuru yapabilir. AYM bu incelemede infaz hakimliğinin kararında haksızlık bulursa, ihlal kararı verebilir. AYM tümden reddederse de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yolu açılır” dedi. Sürecin uzun hukuki mücadele gerektirdiğini vurgulayan Erdoğan, “Herkes taleplerini iletmeli. Sonuna kadar takip etmeliyiz. Bu haksızlığın vahametini, kulağını kapatan herkese anlatmak gerekiyor. Biz de elimizden geleni yapmaya çalışacağız” dedi.
‘HAKİMLERE İNANMAK İSTİYORUZ’
Bu süreçte İnfaz Hakimlikleri ya da Ağır Ceza Mahkemeleri’nin, “anayasa aykırılık” ilkesine karşı AYM’ye başvurmalarını sağlamak olduğunu önemine değinen Erdoğan, şunları söyledi: “Mevcut hukuk kuralları bugüne kadar AYM’nin verdiği kararlar, bize şunu söylüyor; Meclis’te de olsa haksız düzenleme yapılamaz. Eşitsizliğin İnfaz Hakimlikleri tarafından görülmesi ve AYM’ye gidilmesini bekliyoruz. Daha önce 1991 yılında Terörle Mücadele Kanunu (TMK) çıkarıldığında, şartlı tahliye düzenlemesi yapılmıştı. Orada haksızlıklar vardı. O haksızlıklar sebebiyle bazı mahkemeler AYM’ye gitti ve kısmen düzenlemeler yapıldı. Şimdi giderler mi gitmezler mi? Biz hep hukukun yerine geleceğini düşünerek, hareket ediyoruz. Memlekette hukukçu kimliğini taşıyan hakimler olduğuna inanmak istiyoruz. Mahkemelere bunun için cüppelerimizi giyip gidiyoruz. Yoksa o cüppeleri yakmak lazım.”
AYM’nin içtihatları kapsamında, hukuk ve adalet anlayışı içerisinde karar vermesi gerektiğini belirten Erdoğan, “Kanun teklifini getiren zihniyete bakmaksızın bir tespit yapılmalıdır. Doğru ve adil bir karar verilmelidir” diye ifade etti.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder