27 Kasım 2019 Çarşamba

NATO zirvesi öncesi Ankara semalarındaki F16’ların anlamı

F-16’lar Ankara semalarından alçak uçuş yaparak Rus S-400 sistemine tanıtıldı. Ankara hamleyi tam da NATO’nun geleceğinin konuşulacağı zirve öncesi yaptı.

FATİH YURTSEVEN

Ankara Valiliği tarafından dün yapılan ‘F-16 uçaklarının şehir üzerinde alçak irtifa uçuş yapacaklarına’ dair açıklama ve sonrasında söz konusu uçuş faaliyetlerinin S-400 Hava Savunma Sistemi (HSS)’nin testlerine yönelik olduğuna dair kamuoyunda oluşan genel kanı, 3-4 Aralık 2019 tarihleri arasında Londra’da yapılacak NATO Zirvesi öncesinde dikkatleri tekrar Türkiye’nin üzerine topladı.

Erdoğan Katar ziyareti dönüşü yaptığı açıklamada; “Nisan ayına kadar işleyen bir süreç var. Savunma ve Dışişleri Bakanlarımız bir araya gelerek bu çalışmayı yürütecekler. Bu çalışmayla birlikte hangi noktaya geleceğiz görmemiz lazım. Sayın Trump ile geçmiş bir konu da değil. Bu, NATO ile alakalı bir durumdur. Kullanıp kullanmama söz konusu değil. NATO kuralları içerisinde atılması gereken adımlar var. Arkadaşlarımız çalışmayı yapacaklar. Bu çalışma kararı o günkü toplantımızın en verimli yanı olmuştur. Sayın Trump da orada “Siz çalışmaya başlayın, bu çalışmanın neticesini görelim” mesajı vermiştir. Ev sahibi olarak bu yaklaşımı ortaya koymuştur. NATO Genel Sekreteri ise zaten konu ile alakalı düşüncelerini açıkladı” ifadelerine yer verildi.

Yapılan açıklamadan da anlaşılacağı üzere; Erdoğan-Trump görüşmesinde somut ilerleme kaydedilemeyen S-400 konusunda, iki liderin sorunu zaman kazanmak adına NATO platformunda ele alma karar verdikleri anlaşılıyor. Türkiye’nin daha fazla Rusya eksenine kaymasını engellemek için S-400 konusunda daha ılımlı bir dil kullanan NATO Genel Sekreteri, daha önce yaptığı açıklamalarda S-400 ve NATO sistemlerinin birlikte kullanılmasının mümkün olmadığını ifade etmişti. Bu koşullar altında Nisan ayına kadar beklenilmesi yönünde yapılan açıklamaların zaman kazanmaya matuf olduğu söylenebilir.

Öte yandan Türkiye’nin S-400 konusundaki bu tavrı NATO’nun bütünselliğini tartışmalı hale getiriyor. 2008 ekonomik krizi sonrasında üye ülkelerin savunma bütçelerinde kısıtlamaya gitmesi, NATO’yu savunma harcamaları konusunda alternatif çözümler bulmaya itmişti. İrtibatlandırılmış Kuvvetler İnsiyatifi (Connected Forces Initiative-CFI) olarak adlandırılan bu girişime göre; üye ülkeler kendi savunma projeleri ile NATO’nun ihtiyaçlarının uyumlu olması konusunda mutabakata vardılar. İttifak üyeleri CFI’yı onaylayarak kendi hava savunma sistemleri ile NATO Hava Füze Savunma Sisteminin birlikte çalışabilecek şekilde kurulmasını teminat altına aldılar.

Aslında hem CFI konseptinin onaylanması hem de Kürecik radarının Türkiye’de konuşlandırılmasına karar verilmesi Batı’da yapılan Türkiye’nin ekseni doğuya mı kayıyor tartışmalarına son vermişti. Ancak Türkiye’nin son 3-4 yıldır izlediği dış politika, Rusya ve İran ile yaşanan yakınlaşma, S-400 tedariki, Barış Pınarı harekâtını söz konusu tartışmayı yeniden alevlendirdi.

S-400 tedariki ve ABD’nin diğer üye ülkeler ile görüş alış verişi yapmadan Suriye’den çekilmesi gibi konular NATO platformunda başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinin tepkisine neden oldu. Makron; “NATO beyin ölümü yaşıyor” açıklaması ile rahatsızlığını yüksek perdeden dile getirdi. Rusya’nın agresif politikalarından vazgeçmesi için NATO tarafından icra edilen caydırıcılık faaliyetlerinin önem kazandığı bir ortamda yapılan bu açıklama, 3-4 Aralık’ta yapılacak NATO Zirvesi’ni daha da önemli hale getirdi.

Geçen hafta yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısında Almanya ve Fransa’nın NATO’nun geleceği ve dönüşümüne ilişkin iki ayrı öneri sundukları açıklandı. Her iki öneri de Londra yapılacak liderler zirvesinde ele alınacak. Fransa’nın genel tutumunda anlaşıldığı kadarıyla söz konusu önerinin S-400 tedarikinden duyulan rahatsızlığı da kapsayabileceği söylenebilir.

Hal böyle iken, Türkiye’nin S-400 ve F-16 ile birlikte ortak çalışma yapmasını NATO Zirvesi öncesinde iyi analiz etmek gerekiyor. Türkiye S-400 konusunda Rusya ve ABD arasında sıkışmış bir vaziyette bulunuyor. ABD Ulusal Savunma Üniversitesi’nden Prof.Dr.Ömer Taşpınar’ın da ifade ettiği gibi, Rusya’nın 15 Temmuz konusunda kirli siyaset için Türkiye’ye karşı kullanabileceği malzemelerin varlığı Türkiye’nin elini kolunu bağlıyor.

Son yapılan açıklama ile Trump’ın da rızası alınarak S-400 sorunu bir Türkiye-ABD sorunu olmaktan çıkarılıp, NATO çatısı altında çözülmesi gereken bir sorun haline getirildi. Şimdiye kadar Erdoğan mülteci krizini çok akıllıca kullanarak AB ülkelerinden istediğini almasını bildi. NATO’nun birlik ve beraberliğinin bir kere daha kuvvetlice sergilenmesine ihtiyaç olduğu, NATO’nun rolü konusunda Almanya ve Fransa’nın aynı fikirde olmadığı şartlar altında Erdoğan, NATO’yu S-400 konusunda daha avantajlı bir platform olarak görüyor. NATO’nun şu aşamada Fransa’nın teklifi doğrultusunda Almanya’nın desteği olmadan Türkiye aleyhine açık bir tavır alması çok zor görünüyor. Bunu çok iyi bilen Erdoğan Ankara semalarında S-400 F-16 çalışması yaparak Rusya ile yapılan anlaşmaya sadık kaldığı mesajını verirken, NATO’ya karşı elini daha kuvvetli hale getiriyor.

Sonuç olarak Erdoğan S-400 konusunda alternatif oluşturabildiği ve zaman kazanabildiği müddetçe, denge siyasetinden ve tarafları birbirine karşı kullanma politikasından vazgeçeceğe benzemiyor.

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder