19 Kasım 2021 Cuma

15 Temmuz’un finansörü olmakla suçlanıyordu: Şimdi Saray’ın ‘aziz misafiri’ olacak

Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ilişkileri son 8 yıldır tepetaklak gidiyordu. AKP’li siyasiler ve yandaş medya, Abu Dabi yönetimini 15 Temmuz’un finansörü ilan ettiler. Arka arkaya BAE ajanları yakalandı. Libya’da Türk birliğini savaş uçaklarıyla vurduğu için ‘hesap sorulacaktı’. Bir anda hafızasını sıfırlayan Erdoğan, şimdi bütün bu olumsuzlukların ‘baş sorumlusu’ olarak gösterilen BAE Veliaht Prensi Nahyan’ı Saray’da baş köşede ağırlamaya hazırlanıyor.

BOLD ANALİZ –  AKP’li isimler ve yandaş medya, son 8 yılda Birleşik Arap Emirlikleri yönetimi ve en başta da ülkenin fiili lideri Veliaht Prens Muhammed bin Zayed el Nahyan için ne demediler ki?

Mısır’da ‘darbe’ ile iktidara gelen Abdülfettah Es-Sisi’nin en büyük destekçisi… 15 Temmuz’un finansörü idi. Hatta 15 Temmuz’un finansmanı için 3 milyar dolar ayırmıştı.

2017’de Katar’a başlatılan ambargonun en önemli destekçilerinden idi Abu Dabi yönetimi ve El Nahyan.

BAE, Libya’da da Türkiye’nin karşısında idi. Hatta Waiya üssündeki Türk birliğini ve Hawk hava savunma sistemini BAE ve Mısır savaş uçakları hedef almıştı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, saldırıdan birkaç gün sonra şunları söyleyecekti: “Doğru yer ve zamanda Birleşik Arap Emirlikleri’nden hesabını soracağız.” Abu Dabi yönetimi, İsrail yönetimi ile anlaşınca da ‘Filistin davasını’ satan Müslüman ülke idi.

Ancak bir anda AKP yönetimi ya emirliklerden gelecek birkaç milyar dolar için ya da Sedat Peker’i susturabilmek için 15 Temmuz şehitlerini, Libya’da vurulan Türk birliğini, sorulacak hesabı unuttu. El Nahyan’a methiyeler düzmeye başladı.

Çünkü El Nahyan artık Erdoğan’ın Beştepe’deki Sarayı’nda ‘baş köşedeki aziz bir misafir’.

Erdoğan’ın 24 Kasım Çarşamba günü Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan’ı Ankara’da kabul etmesi bekleniyor.

GÖRÜŞMEDE NELER KONUŞULACAK?

Peki Erdoğan-Nahyan görüşmesinin gündeminde neler var?

Tabii ki 15 Temmuz ve Libya’daki Türk birliğini vuran BAE savaş uçakları yok. Onların büyük bir kısmı AKP kitlesini yönlendirmek için ortaya atılan ‘psikolojik harekat’ malzemeleri. Görüşmede tabii ki Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelecek dolarla ve Sedat Peker’in susturulması var.

Diplomatik kaynaklara göre, daha önce AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’la telefonda görüşen bin Zayed’in çantasındaki en önemli başlık ekonomi alanında BAE’nin İran üzerinden geçen koridor ile Türkiye’ye ticaret yolu açması olacak.

Bin Nayed’in çantasında özellikle bu yeni koridorla birlikte Türkiye’de yapılacak olan yatırımlar olacak. Ve bir de açıklamaları ile AKP hükumetinin başını ağrıtan suç örgütü lideri Sedat Peker konusu.

Habertürk Gazetesi yazarı Fatih Altaylı, Türkiye’de yakalan ve Birleşik Arap Emirliklerine çalıştığı iddia edilen ajanların Sedat Peker’le takas edilmek istendiğini yazmıştı.

Şimdi geriye dönelim ve Türkiye-Birlşik Arap Emirlikleri ilişkilerinin son 8 yılına bir göz atalım. Gündemde neler vardı? Neler konuşuldu? Neler söylendi?

ARAP BAHARI VE SİSİ DARBESİ

BAE ve Suudi Arabistan, 2011’de başlayan Arap Baharı sürecini kendi varlıkları için en büyük tehdit olarak gördüler. Ayrıca eskiden beri monarşileri için bir tehdit olarak gördükleri İhvan-ı Müslimin’in (Müslüman Kardeşler) Arap Baharı ile daha da güçlenmesi bu iki ülkeyi rahatsız etti.

Mısır’da Muhammed Mursi yönetimindeki İhvan iktidarına destek vermeyen Suudi Arabistan ve BAE, Abdülfettah Es-Sisi’nin darbesi sonrası Mısır için kesenin ağzını açtı. Kahire’ye milyarlarca dolar kredi aktardı.

Suudi Arabistan ve BAE, Sisi yönetiminin başvurusu üzerine Arap Birliği’nde ve Körfez İşbirliği Konseyi’nde İhvan’ın terör örgütü ilan edilmesini sağladılar.

Bu dönemde BAE ile Türkiye arasındaki ilişkiler gerilmeye başladı.

KATAR KRİZİ VE DOHA’YA GÖNDERİLEN ASKERİ BİRLİK

2017 yılında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır, ‘terör örgütlerini desteklediği’ gerekçesiyle Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmişti.

Katar’a ekonomik ve siyasi ambargo uygulanırken, Doha yönetimi suçlamaları reddetmişti. Kuveyt ve ABD, Körfez bölgesindeki krizin sona ermesi için arabuluculuk yapıyordu. Türkiye ise krizde Katar ile saf tutmuş ve 4 ülkenin uyguladığı ambargoda Doha’ya en büyük desteği sağlamıştı.

Hatta Türkiye, Doha yönetimine destek için Katar’a askeri birlik gönderecek ve bu ülkede bir askeri üs kuracaktı. İki ülke zaman zaman çölde askeri tatbikat de gerçekleştirdiler.

Türkiye’nin krizde Katar’dan yana tavır alması Birleşik Arap Emirlikleri’nin sert tepkisini çekti. Ambargo, bu yıl 5 Ocak’ta Suudi Arabistan’da düzenlenen Körfez İşbirliği Konseyi zirvesine imzalanan mutabakatla ancak sona erdi.

LİBYA’DA İKİ ÜLKE KARŞIT CEPHELERDE

2017’deki Katar Krizi’nden sonra Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri, Libya meselesinde de karşı karşıya geldi. Türkiye Libya’daki iç savaşta Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükumetini desteklerken; BAE ülkenin doğusundaki Tobruk merkezli Libya Temsilciler Meclisi ve ona bağlı Libya Ulusal Ordusu’nu destekledi.

Libya’da iç savaşın yoğunlaştığı 2019-2020 döneminde iki ülke destekledikleri taraflara ciddi biçimde askeri destek verdi. BM silah ambargosuna rağmen savaşan taraflara silah yardımı yaptılar.

Libya’daki iç savaş dolayısıyla iki ülke neredeyse savaşın eşiğine gelecek ve biribini tehdit edecekti.

LİBYA’DA BAE SAVAŞ UÇAKLARI TÜRK BİRLİĞİ’Nİ VURDU

2019 yılı Kasım ayında Türkiye’yi ziyaret eden Libya Ulusal Hükumeti Başbakanı Fayiz Es-Serrac, Dolmabahçe Sarayı’nda AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşecek ve 2 ülkenin Savunma İşbirliği Anlaşması imzaladığı duyurulacaktı.

Daha sonra meclisten çıkarılan tezkere ile Türk askeri Libya’ya gönderildi. Ayrıca Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın yöneticisi olduğu Baykar Makine’den Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükumeti’nin yaklaşık 1 milyar dolar değerinde insanlı ve insansız hava aracı (SİHA-İHA) satın aldığı ortaya çıkacaktı.

Türkiye’nin yoğun desteğiyle Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükumeti güçleri 2020 yılı bahar ve yaz aylarında taarruza geçecek, başkent Trablus’daki kuşatmayı sona erdirerek karşı saldırıya geçecekti.

 

UMH güçleri, bu günlerde kritik önemdeki Watiya Hava Üssü’nü ele geçirdi. Libya’daki Türk askerlerinin Watiya Hava Üssü’ne yerleştirilmesi planlanıyordu.

Hatta Türkiye’nin sahip olduğu 8 adet HAWK MIM-23 orta irtifa hava savunma sisteminden 2’si bu üsse yerleştirildi.

2020 yılı Temmuz ayı başında Watiya Hava Üssü kimliği belirsiz savaş uçakları tarafından vurulacaktı. Libya’daki Türk askeri faaliyetlerinin bir kısmı Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) çatısı altında yürütüldüğü için saldırıda şehit olan veya yaralananlara ilişkin bilgi paylaşılmadı. Üsdeki HAWK hava savunma sistemlerinin büyük zarar gördüğü iddia edildi.

Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti Ordusu, yaptığı açıklamada Watiya Hava Üssü’ne yapılan saldırıyı Mısır’ın Libya sınırı yakınlarındaki Sidi el-Barani Üssü’nden havalanan Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait Mirage 2000-9 tipi uçaklarının düzenlendiğini iddia etti.

AKAR: DOĞRU YER VE ZAMANDA BAE’DEN HESAP SORACAĞIZ

Saldırıdan birkaç gün sonra El Cezire Televizyonu’na röportaj veren Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Suudi Arabistan’ın Libya’da General Hafter’e verdikleri desteği kesmeleri gerektiğini belirtmişti.

Hulusi Akar, BAE’nin Libya ve Suriye’de Türkiye’ye karşı zararlı hareketlerde bulunduğunu belirterek, doğru yer ve zamanda bu ülkeden hesap sorulacağını söylemişti.

Akar, “BAE, bize zarar vermek amacıyla Türkiye’ye düşman terör örgütlerini destekliyor. BAE küçüklüğünü ve etkisini göz önünde bulundurarak bunu yapmamalı” ifadelerini kullanmıştı.

BAE, 15 TEMMUZ İÇİN 3 MİLYAR DOLAR FON SAĞLADI

 

AKP’li siyasiler ve yandaş medya, uzun yıllar Birleşik Arap Emirlikleri’ni 15 Temmuz’un finansörü olmakla suçladı.

2017 yılı Haziran ayında Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Acet, bir devlet yöneticisinin kendisine Birleşik Arap Emirlikleri’nin 15 Temmuz’un finansmanı için 3 milyar dolar sağladığını iddia etti.

Kamuoyunda büyük yankı uyandıran iddianın kaynağı sorulduğunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu işaret etti.

BAE için yapılan ’15 Temmuz’un finansörü’ iddiası yakın zamana kadar sürdürüldü.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu yıl 15 Temmuz yaklaşırken yaptığı bir açıklamada, ”Birleşik Arap Emirlikleri, 15 Temmuz’un ABD ile birlikte faili.” dedi.

BAE VELİAHT PRENSİ’NİN DANIŞMANININ BAŞINA ÖDÜL KONULDU

2017’de Katar Kirizi’nde ve 2019 ve 2020 yıllarında Libya’da karşı karşıya gelince Birleşik Arap Emirlikleri’ne karşı suçlamalar artmaya başladı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde Veliaht Prens Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın danışmanlığı görevine getirilen Filistin asıllı Muhammed Dahlan bir anda ‘kötü adam’ ilan edildi. Dahlan’ın 15 Temmuz’un arkasındaki ism olduğu ifade edildi.

2019 yılı sonlarında terörden arananlar listesine alınan Dahlan’ın başına 4 milyon ödül konuldu. Dahlan için kırmızı bültenle arama çıkaralacağı açıklandı.

Dahlan’a ’15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirmek, anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs etmek’ ve ‘devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamakla’ suçlandı.

Filistin’de doğan ve erken yaşta siyasete dahil olan Dahlan’ın adı sadece Türkiye’deki darbe girişiminde değil ona Filistin’de yol açan Arafat’ın zehirlenmesi başta olmak üzere Ortadoğu’nun birçok tartışmalı olayında geçiyor.

TÜRKİYE’DEN BAE AJANLARI FIŞKIRMAYA BAŞLADI

Bu dönemde Türkiye’de önce 2 ardından 1 Birleşik Arap Emirlikleri casusunun yakalandığı haberleri geldi.

Bunlardan ilk ikisi 2019 yılı Nisan ayının ortalarında Milli İstihbarat Teşkilatı’nın ve İstanbul Emniyeti’nin ortak bir çalışması ile yakalanmış, 19 Nisan günü çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanmışlardı.

Yakalanan iki Birleşik Arap Emirlikleri ajanının Kaşıkçı cinayeti dahil pek çok yurt dışı bağlantılı suçla ilişkili oldukları öne sürülmüş, Türkiye’deki siyasi durum hakkında BAE’ya sürekli bilgi verdikleri ve bazı provakatif faaliyetlerin içinde oldukları iddia edilmişti.

Tutuklandıktan sonra Silivri Cezaevi’ne koyulan iki BAE ajanından Zeki Yusuf Mübarek, tutuklanmasından 10 gün sonra, 29 Nisan günü öldü.

Rapora göre cezaevindeki hücresinde kendisini havlu ile tuvalet kapısına asmıştı.

2020 yılında da bir başka Birleşik Arap Emirlikleri ajanı yakalandı.

17 Ekim 2020 günü ele geçirilen Ahmet Mahmud Ayesh Al Astal, ifadesinde gazeteci olduğunu, Birleşik Arap Emirlikleri’nin kendisini maaşa bağladığını söylemiş “Ben gazetecilik faaliyetinde bulundum. Ajanlık yapmadım. BAE’nin bana maaş vermesi benim ajanlık faaliyeti yaptığımı göstermez” diye kendini savunmuş ancak o da tutuklanıp cezaevine koyulmuştu.

Al Astal’a yöneltilen suçlamalar arasında “Türkiye’deki muhalif Arapları izleyerek hakkında bilgi toplamak ve rapor hazırlamak, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki faaliyetlerine gazeteci kimliği ile sızmak ve bağlantılarını ortaya çıkarmak” vardı ve bu iddialar sonrasında 21 Ekim 2020 günü o da tutuklandı.

“FİLİSTİN DAVASINI SATAN ÜLKE”

Birleşik Arap Emirlikleri, 2020 yılı Ağustos ayında Mısır ve Ürdün’den sonra İsrail’i tanıyan ilk Arap ülkesi oldu ve Tel Aviv yönetimiyle diplomatik ilişkileri tesis etmek için bir anlaşmaya imza koydu.

AKP’ye yakın medyada, Abu Dabi yönetiminin bu tavrı ve ülkenin fiili lideri Veliaht Prens El Nahyan yerden yere vuruldu. BAE, Filistin Davası’nı satmakla suçlandı ve bu anlaşmanın ‘Filistin’e İsrail karşısında teslim ol çağrısı’ olduğu ifade edildi.

SEDAT PEKER KONUŞMAYA BAŞLADI VE…

Birleşik Arap Emirlikleri’ne kaçan suç örgütü lideri Sedat Peker’in AKP hükumetini hedef alan açıklamaları her şeyi bir anda değiştirdi.   Uzun süredir gergin olan ilişkilerde yeni bir döneme girildi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu yıl bahar aylarında BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan’la yaptığı telefon görüşmesi sonrası yumuşama eğilimine girmişti.

Dışişleri bakanlarının görüşmesinden sonra diplomasi trafiği AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 18 Ağustos’ta BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnun bin Zayed Al Nahyan’ı kabul etmesiyle devam etti. Daha sonra Erdoğan 31 Ağustos’ta ülkenin fiili lideri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan kısa açıklamada, “Görüşmede iki ülke ilişkileri ve bölgesel konular ele alındı” bilgisi dışında ayrıntıya yer verilmedi.

BAE’nin haber ajansı WAM ise iki liderin “iki halk arasındaki ilişkileri ortak çıkarlara ve iki halka hizmet edecek şekilde güçlendirme olasılıklarını” gözden geçirdiklerini kaydetti.

Daha önce telefonda görüşen Erdoğan ve el Nahyan, gelecek hafta yüz yüze görüşerek sorunları masaya yatıracak.

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısında, Türkiye’de tutuklu bulunan iki Birleşik Arap Emirlikleri ajanının, Sedat Peker’in verilmesi karşılığında pazarlık unsuru olarak kullanıldığını yazmıştı.

Reza Zarrab karşılığında Amerikalı Rahip Andrew Brunson’un pazarlık unsuru olarak kullanan AKP yönetiminin, 2 BAE ajanını da Sedat Peker için pazarlık aracı olarak tuttuğu ortaya çıktı.

Altaylı, “Dün, iktidara yakın ve kamu geçmişi bulunan bir isim aradı. Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye’nin yeniden başlayan ve hızla samimileşen ilişkilerinden söz etti ve şunu söyledi: ‘Türkiye Sedat Peker’i Emirliklerden getirmek için uğraşıyor. Bunun için de geçmişte Türkiye’de yakalanan Birleşik Arap Emirlikleri ajanlarını koz olarak kullanmak istiyor. İki ajanın Emirliklere iadesi karşılığında Sedat Peker’in Türkiye’ye verilmesi teklifinde bulundular” diye yazdı.

“Dolarla ne işiniz var” diyen damat Paris’te eurolarını eziyor

15 Temmuz’un finansörü olmakla suçlanıyordu: Şimdi Saray’ın ‘aziz misafiri’ olacak yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder