21 Nisan 2020 Salı

İki yıl önce mülteci olarak geldiği Almanya’da öğretmen oldu

Öğretmen Ayfer Karaoğlu, son dönem Avrupa’ya gelen Türkiyeli mültecilerden biri. Öğretmenlikten, eğitimden kopmak istemedi ve bunu iki yıl içinde başardı.

CEVHERİ GÜVEN

BOLD ÖZEL – Öğretmen Ayfer Karaoğlu, iki yıl önce Almanya’ya gelerek iltica etti. Mültecilerin Almanya’da sadece beden gücü gerektiren işlerde çalışabileceği önyargısının aksine, toplumun arasına hızla karıştı ve mesleğini yapma imkanı buldu.

Volkshochschule’den (VHS) kabul alan Karaoğlu, Türkçe öğretmeni olarak kursta görev yapacak.

VHS, Almanya’nın halk eğitim merkezi olarak adlandırılabilecek kurumu. Yoğun olarak dil kurslarının verildiği VHS merkezleri ile Almanya’nın her köşesinde karşılaşmak mümkün. Merkezlerde el becerileri, müzik, dans gibi farklı kurslar da veriliyor.

Öğretmen eşi ve üç çocuğuyla iki yıldır Almanya’da bulunan Ayfer Karaoğlu, şu an B1 dil seviyesinde ve yaşadığı tecrübeyi anlatıyor:

“İlk geldiğim sene araştırmayla geçti zamanım. Etrafımda neler olup bittiğini, Almanyayı ve halkı tanımaya, anlamaya çalıştım. Kendim ve çocuklarım için yapılabilecekleri araştırdığımda hemen tüm etkinlik bilgilerinin yerel gazetelerde olduğunu gördüm. Yerel gazeteleri takip etmeye başladım.

Özellikle kütüphanenin etkinliklerinin çok faydalı olduğunu gördüm. Orada yetişkinler için oyun günleri var, gidip orada Almanlarla doğrudan konuşmaya çalışıyorum. Yeni geldiğimi dili çok iyi bilmediğimi söylüyorum. Çok hoşgörüyle aralarına kabul ediyorlar hemen.

Huzurevine gittim, gönüllü çalışmak istediğimi söyledim. Kabul ettiler hemen.

VHS’nin örgü günleri vardı oraya gittim. Kendimi tanıttım, yaşadıklarımı neden Almanya’ya geldiğimi anlattım yine çok memnun oldular. Gitmediğimde mesaj atıp arıyorlar hatta. Yarım yamalak konuşsam da sürekli beni cesaretlendirdiklerini gördüm.”

VHS’YE PROJEMİ SUNDUM

Bir yandan dil kursuna devam eden Ayfer Karaoğlu diğer yandan yerel gazeteleri, televizyonları ve VHS’nın kitapçıklarını takip ettiğini ve VHS’nin Türkçe dil kursu olmadığını farkettiğini söylüyor:

“VHS’nin listesinde Türkçe dil kursunun olmadığını görünce, kabul ederler mi tereddütleriyle beraber de olsa özgeçmişimi, diplomalarımın fotokopileriyle hazırlayıp gittim. Türkçe öğretmeni olduğumu, VHS’de Türkçe dersleri vermek istediğimi söyledim. Dosyalarımı aldılar ve Mart’ın ilk haftasında tekrar gelmemi istediler. Gittim, birkaç yeni soru sordular ardından kabul ettiklerini söylediler. Eğitimde hangi kitapları kullanacağım, dersin açıklamaları gibi şeyleri içeren formlar verdiler. Onları doldurdum. Şimdi kayıt bekliyoruz derslere başlamak için.”

MESLEĞİMİ YAPAPAM DİYE UMUTSUZLUĞA KAPILMAYIN

Mültecilerin umutsuzluğa kapılmaması gerektiğni söyleyen Ayfer Karaoğlu, Almanya’da çok sayıda fırsat olduğunu belirtiyor:

“Bir mesleki deneğimim ve bilgi birikimim var, Almanya’da buna değer verileceğini düşündüm. Mesleğimi yapamam diye umutsuzluğa kapılmadım hiç. Zaten Almanya’da konuştuğumuz insanların, geçmişimi anlattığında hep saygıyla yaklaştıklarını gördüm. İnsanlar değer veriyorlar önemsiyorlar. Avrupa gibi insana değer veren toplumların emeğe de mesleğimize de değer vermeleri doğal. Ben bununla ilgili ileride kanunlar da yapılacağını başka imkanların da önümüze açılacağını düşünüyorum.

Herkes kendi mesleğini yapamasa da yakın meslekler yapabilirler. Tam birebir olmasa bile. Her alanda ihtiyaç var. Mesela bir eğitimci, sadece öğretmen olarak değil sosyal hizmet alanlarında da eğitimle ilgili işler bulabilir dili birazcık hallettikten sonra. Bir hukukçu, yan alanlarda hukukla ilgili işler yapabilir”

İNSAN KAYNAKLARI ORGANİZASYONUNA İHTİYAÇ VAR

Son dönemde Türkiye’den gelen mültecilerin entegrasyonunun daha da hızlandırılabileceğine dikkat çeken Karaoğlu, bununla ilgili organizasyonlara çok ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor:

“İlk geldiğimde bir yılım araştırma yapmakla geçti. Almanya’da neler yapabileceğime ilişkin çevremdeki insanlara sorular sordum ilk etapta ama çok net bilgiler alamadım. Sonra kendim araştırmaya başlayarak buldum. İnsan kaynakları konusunda bir organizasyon olması çok büyük ihtiyaç. İnsanlar yeni geldiklerinde şaşkınlığı üzerlerinden atmaları çok zaman alıyor. Bir yıl, iki yıl, üç yıl. Bu büyük zaman kaybı. Nasıl araştıracaklarını bilemiyorlar dil engelinden dolayı. Mültecileri hızla entegre edebilmek için kendilerine yol çizmeleri için Almanya’daki fırsatlar hakkında bilgilendirecek bir organizasyon olsa insanlar daha hızlı adapte olurlar.”

ANAOKULU ÇALIŞANLIĞI GİBİ KOLAY ULAŞILABİLECEK FIRSATLAR VAR

Almanya’da çok sayıda imkan olduğunu belirten Ayfer Karaoğlu, insan kaynakları konusunda bir organizasyona duyulan ihtiyacı bu açıdan da vurguluyor:

“Böyle bir organizasyon çok farklı imkanları ortaya çıkartabilir. Mesela ben Anaokulu öğretmeni olmak istiyorum. Bunu Ausbildung olarak yapmak 3 yılı kadar süreç demek. Ama araştırmamda Bosch Enstitisü’nün mülteciler için bir projesi olduğunu gördüm. Stuttgart’da online B2 kursu alınabiliyor ve 16 günlük bir eğitim sonrasında Anaokulunda çalışılabiliyor. Tabi daha düşük bir maaşla ama eğitim dalında bir iş başlangıç için.”

(Ayfer Karaoğlu’nun anlattığı mültecilerin anaokullarında çalışabilmesi için sürdürülen proje)

MÜLTECİLER KENDİLERİNİ DIŞARI ATSINLAR

Almanya’da bulunan mültecilere kendi tecrübelerinden tavsiyelerde bulunan Karaoğlu şunları söyledi:

“Eve kapanmasınlar kendilerini dışarı atsınlar. Bulundukları çevrenin yerel gazetelerini, kütüphane faaliyetlerini çok iyi takip etsinler. Almanya’nın kültürünü ve insanını tanımak için doğrudan temas yoluyla çaba göstersinler. Sonrası gelecektir. Üç çocuğum var 6-8-10 yaşında. İlk geldiğimizde biz de çocuklarımız da hep birlikte zorlandık ama halkın arasına karışarak zorluğu atlattık. Kütüphanelerin çocuklar için de etkinlikleri var çok fazla. Sinema izletisi, tiyatro gibi pek çok aktivite. Bunlar çocuklara da çok iyi geliyor.”

BEŞ KARDEŞE GÖZALTI

Ayfer Karaoğlu, Gülen Cemaati’ne yönelik sürdürülen operasyon dalgasından ailesiyle birlikte etkilenmiş bir isim. Üniversite eğitimi dahil 20 yılı aşkın süredir Türkiye dışında bulunmasına rağmen 15 Temmuz sonrası hakkında gözaltı kararı çıkartılmış:

“19 yaşında üniversite okumak için Kırgızistan’a gittim, sonra hep yurt dışında kaldım. 10 yıl Kırgızistan’da kaldım. 4 yıl Çek Cumhuriyeti’nde sonra 5 yıl Macaristan’da kaldım. Oradan Almanya’ya iltica ettim. Kolejlerde ve son olarak da bir dil kursunda öğretmen olarak çalıştım.

Türkiye’de hakkımda yakalama kararı çıkartıldı. Biz altı kardeşiz. Bir sabah polis 5 kardeş hakkında gözaltı kararıyla ailemin yaşadığı eve gelmiş. Beşimizi birden tutuklamak için. Benim ismim Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği listede varmış sanırım. Ablam ve ben dışında diğer üç kardeşimin Hizmet Hareketi’yle hiçbir ilgisi yoktu üstelik.”

YAŞADIĞIM TOPLUMA FAYDALI OLMAK İSTİYORUM

“Almanya’ya çok zor ve çaresiz kaldığımız bir dönemde geldik. Geleceğe dair endişelerimiz vardı ve bizi sırf yaşadığımız mağduriyetlere bakarak kabul ettiler. Bu bende büyük bir vefa borcu oluşturdu. Şu an yaşadığım topluma fayda sağlamak ilk amacım. Gönüllü olarak da mesleki olarak da topluma faydam olsun istiyorum. Ve bugüne kadarki birikimim boşa gitsin istemiyorum. Eğitim alanında devam edeceğim.”

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder