11 Mart 2021 Perşembe

Bir yıllık pandemi sürecinden patronlar ve iktidar kârlı çıktı

Koronavirüsün Türkiye’de görülmesinin üzerinden tam bir yıl çıktı. Bu süreçte halk yoksullaştı, işini kaybetti. Patron ise yine kazanmaya devam etti. İktidar da salgını bahane edip elini güçlendirecek düzenlemeleri tek tek hayata geçirdi. 

BOLD – Türkiye’de ilk Kovid-19 vakasının hükumet tarafından resmen ilan edilmesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Ülke salgının yıl dönümüne ‘kontrollü normalleşme’ altında girdi. Hızla artan vaka sayıları 14 bine yaklaşırken, ‘normalleşme’ kararının tıbbi gerekçelerle alınmadığı gerçeği her geçen gün biraz daha anlaşılır oluyor.

PANDEMİ PATRONLARA YARADI, HALKI YARALADI

Evrensel’den Bülent Falakaoğlu’nun hazırladığı dosyaya göre bir yıl önce 11 Mart’ta ilk pozitif vaka açıklandığında, ‘ciddi’ ekonomik ve sosyal tehlikeler barındıran, gündelik hayatı derinden etkileyecek bir sürecin başladığı açığa çıktı. Ama her gün, her konuda konuşan Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan ise adeta kayboldu. İlk vakanın ilanından bir hafta sonra, 18 Mart’ta ortaya çıktı ve ulusa seslendi. Patron temsilcilerinin hazır bulunduğu bir salonda yaptığı o ‘ulusa sesleniş’te Erdoğan ekonomik büyüklüğü 100 milyar lirayı bulan bir destek paketi açıkladı. İhtiyaç sahibi ailelere nakdi yardım için ayrılan kısmı ise sadece ve sadece 2 milyar TL’ydi.

İŞÇİLER SAĞLIKLARI HİÇE SAYILARAK ÇALIŞTIRILDI

‘Yaşlılara kolonya dağıtacağız’ vaadini de içeren paket kamuoyunca şöyle özetlendi: Yaşlıya kolonya, yoksula dua, patrona para. Pandeminin yükünün işçi-emekçi halk kesimlerine yıkılacağını gösteren o konuşmanın ardından bir hafta sonra gelen ikinci ‘ulusa sesleniş’ ilk sesleniştekini teyit etti. İkinci sesleniş işçilerin emekçilerin sağlığının önemsendiğini ve salgından korunmak için gerekli önlemlerin alınacağını müjdelemiyordu. “Üretimin ve ihracatın devamı en önemli önceliğimizdir” denilerek evden sürdürülemez olanlarda üretimin işyerlerinde süreceği vurgulandı. Öyle de oldu sanayi olmak üzere birçok sektörde işçiler ve üreticiler sağlıkları hiçe sayılarak çalıştırıldı.

ÜCRETSİZ İZİN İŞTEN ÇIKARMA YASAĞI DİYE DUYURULDU

Pandemi sürecinde birtakım ‘önlemler’ çalışan lehineymişçesine alındı. ‘İşten çıkarma yasağı’ ilan edildi. Çok geçmeden bu adımın yaygın bir ‘ücretsiz izin’ uygulamasına geçiş vizesi olduğu görüldü. Ücretsiz izne çıkarılan milyonlar günlük 39 liraya mahkum edilirken, patron tazminat ödemeden fiilen işçileri işten atmış oldu. İşsiz kalsa daha yüksek işsizlik maaşı alacak olan çalışan gelir kaybına uğradı. Ücretsiz izne gönderilmeyen milyonlarca çalışan da kısa çalışma ödeneğine mahkum edildi. Zaten kimseyi doyurmayan yasal asgari ücret de fiilen ortadan kalktı. Patronlara, üç kuruşa çalıştırma fırsatı doğdu.

PATRONLAR TAZMİNAT ÖDEMEKTEN KURTULDU

Krizi ve pandemiyi fırsata çevirme bununla sınırlı kalmadı. ‘İşten çıkarma yasağı’ uygulamada işten çıkarmaları değil, işten atmalarda patronlar için tazminat ödeme zorunluluğunu ortadan kaldırdı. Üstelik uygulama işçinin haklı fesih hakkını da ortadan kaldırdı. Fesih hakkı elinde alınan işçilerden on binlercesi nakdi ücret desteği geçinmeye yetmediği için… Süreç uzadıkça, kendi rızasıyla kıdem tazminatından vazgeçerek istifa edip, başka bir işe girmek zorunda kaldı.

YASAĞA RAĞMEN İŞTEN ATMANIN YOLU DA BULUNDU

Patronlar ‘sözde yasağa’ rağmen işten atmayı sürdürdüler. Tazminat ödemeden işten atmayı sağlayan ‘Kod 29’u (Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller) silah olarak kullandılar; “Ahlaksız davranış” anlamına gelen Kod 29 ile işçinin geleceğini de ipotek altına aldılar. Çünkü bu maddeyle işten atılanların yeniden iş bulabilmesi zorlaşmıştı. Esnek çalışma çalışanların hayatına yeni girmedi. Ancak yaygın ve düzenli uygulanımı pandemi sürecinde test edilmiş oldu ve görüldü ki evden çalışma sayesinde işverenin masrafları da azalmaktaydı. Böylece esnek çalışma pandemi döneminde açıklanan ekonomi raporlarına girdi sonra da işverenler teker teker esnek çalışmanın kalıcı olacağını açıklamaya başladılar.

MESAİ SAATİ KAVRAMI BİTTİ, İŞÇİLER ARTIK 24 SAAT ÇALIŞIR HALE GELDİ

Pandemi öncesi 08.00-17.00 olan mesai saati, evden çalışmayla birlikte tamamen değişti. Mesai saati diye bir kavram da hafta sonu, hafta içi ayrımı da ortadan kalktı. Her an iş istenebilir hale geldi. Gece yarısı atılan mailler, gün boyu süren mesajlaşmalarla bir çok çalışan için tüm hayat iş haline getirildi. Evler ofise döndükçe, uzaktan çalışma patron için ofis masraflardan da kurtulduğu bir fırsata dönüştü. Evden çalışanları yazılım programlarıyla denetleyen patronlar, işyerindekilere de aynı denetim kelepçesini vurabilmek için pandemiyi fırsat bildi.

KRİZ ORTAMI SİYASİ DÜZENLEMELER İÇİN KULLANILDI

Pandemi ve kriz ortamı siyasi düzenlemeleri yapmak için de elverişli bir ortam olarak görülüyordu. Belediyelere kayyum atamaktan muhalefetin pandemi kurallarına uygun eylemlerini bile yasaklamaya… Büyük baroları bölme yasasından, sermayeye için ‘atıkları’ kârlı hale getirmeye yönelik Türkiye Çevre Ajansı kurmaya… Kovid-19’la ilgili haber yapan, hatta sosyal medya paylaşımlarında bulunanları da kapsayan şekilde pandeminin medyayı hedef almanın fazladan bir bahanesine dönüşmesine… Cezaevlerinde siyasi tutuklulara yönelik hak ihlallerine göz yummaktan ‘iktidar sever’ mafya liderlerini salıvermeye…

Saray rejiminin Tayyip Erdoğan’dan başka kimseye yararı olmadı

 

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder