Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) yetki alanının İsrail’in 1967’deki Altı Gün savaşı sırasında işgal ettiği toprakları kapsadığına hükmetti. Bu kararla UCM savcılarının İsrail’in askeri operasyonlarına yönelik savaş suçu soruşturması açabilmelerinin önü açılmış oldu.
BOLD – Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Filistin topraklarında işlenen suçlar için mahkemenin yargı yetkisinin olduğuna hükmetti. Bu karar İsrail’in karşı çıkmasına rağmen Ceza Mahkemesi’nin Filistin’de adli soruşturma yürütmesinin de önünü açıyor.
UCM ilk derece dairesinin verdiği kararda, Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün, soruşturmaya dahil edilen Filistin toprakları içerisinde yer aldığı belirtildi.
FİLİSTİN, ROMA STATÜSÜNE TARAF DEVLET
Kararın merkezi Lahey’de bulunan mahkemenin kurucu belgelerine dayandığı ifade edildi.
Filistin’in Roma Statüsü’ne taraf devlet olduğu ve sınırlarının 1967 yılından bu yana işgal edilen Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü de içerdiği ifade edilen kararda, Filistin’in diğer üye ülkeler gibi UCM’ye taraf olduğu vurgulandı.
Mahkemenin yargı yetkisine giren toprakları belirlemeyi amaçladığı kaydedilen kararda, UCM’ye taraf devlet olmak için gerekli şartları yerine getiren Filistin’e diğer üye ülkeler gibi muamele edileceği bildirildi.
Kararda, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkının teyit edildiğine, Oslo müzakerelerinin mahkemenin yargı yetkisini sınırlandırmadığına hükmedildi.
Kararda, Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasında 1993’te yapılan ve karşılıklı tanıma ve barış ilkeleri içeren Oslo Anlaşması’nın Filistin’in topraklarının işgal edilmesi durumunu ve mahkemenin yargı yetkisini engellemediği de vurgulandı.
FİLİSTİN UCM ÜYESİ, İSRAİL İSE ÜYE DEĞİL
Filistinliler ,2015 yılında UCM’ye başvurarak İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Filistinli savaşçılarla çatışmaları sırasında ve işgal altındaki Batı Şeria ile Doğu Kudüs’teki Yahudi yerleşimleri için yürütülen inşaatlar sırasındaki hareketlerini incelemeleri talebinde bulunmuştu.
UCM üyesi olmayan İsrail ise Filistin’in bir devlet olmadığını, gelecekte kurulacak bir devletin sınırlarına barış görüşmelerinde karar verileceğini belirterek mahkemenin yargı yetkisinin olmadığını savunuyordu.
“SAVAŞ SUÇLARINI SORUŞTURMASI İÇİN MAKUL BİR ZEMİN VAR”
UCM başsavcısı Fatou Bensouda, 2019 yılında İsrail’in hem Gazze Şeridi’ndeki hem de işgal altındaki Batı Şeria’da sürdürülen yerleşim hareketlerine ilişkin savaş suçları soruşturması açılması için “makul bir zemin” olduğunu belirtmiş, ancak dava açmadan önce mahkemeden bölgesel yargı yetkisinin olup olmadığına dair görüş sormuştu.
Bensouda İsrail ordusunun ve Hamas’ın da dahil olduğu Filistinli silahlı grupların suç işlemesi muhtemel taraflar olduğunu kaydetmişti.
Savcı, mahkemenin Filistin’in yargı alanına girip girmediği konusunda karar vermesinin ardından soruşturma başlatmayı düşündüğünü kaydetmişti.
Bensouda, mahkeme’ye “işgal altındaki toprakların soruşturmaya dahil edilmesi gerektiği” yönünde mütalaada bulunmuştu.
Mahkeme de Filistin, İsrail, ilgili üçüncü ülkeler, sivil toplum kuruluşları ve hukukçulardan UCM’nin işgal topraklarında yargı yetkisine ilişkin görüş almıştı.
İSRAİL BUNDAN SONRA NE YAPABİLİR?
Uluslararası mahkeme ülkelerin kendi iç hukuki süreçlerinde savaş suçlarını soruşturmak ya dava açmak için yetersiz kaldığında son merci olarak devreye giriyor.
İsrail ordusu, birliklerinin suistimal iddialarını soruşturmak için gerekli mekanizmalara sahip ancak bu mekanizmalar yetersiz olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, konu İsrail’in savaş zamanındaki uygulamaları söz konusu olduğunda UCM soruşturmasına karşı kendini savunma olasılığının güçlü olduğu görüşünde.
Uzmanlar yerleşimler konusunda ise İsrail’in hareketlerini savunmada güçlük çekebileceğini söylüyor. Çünkü uluslararası hukuk sivil halkın işgal altındaki topraklara naklini yasaklıyor.
İsrail’in bahse konu topraklardaki yerleşimleri uluslararası toplum tarafından genellikle uluslararası hukuka aykırı ve barışın önünde bir engel olarak değerlendiriliyor.
UCM İSRAİLLİ YETKİLİLERE KARŞI NE GİBİ YAPTIRIMLAR UYGULAYABİLİR?
UCM’nin İsraillileri dava etme konusunda zorlukla karşılama ihtimaline karşın, yurtdışındaki İsrailli yetkililieri tutuklama emri çıkartabileceği belirtiliyor. Ayrıca UCM’de bir dava açılmasının İsrail hükmeti için derin bir utanç sebebi de olabileceği belirtiliyor.
UCM, ayrıca aralarında Gazze’deki Hamas yanlıları ve diğer silahlı grupların İsrail’deki sivil bölgelere yönelik roketli saldırılar gibi Filistinli savaşçıların işlediği suçları da soruşturabilecek.
NETANYAHU: KARAR TAMAMEN ANTİ-SEMİTİZM
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu kararı ‘anti-semitizm’ olarak niteledi.
Mahkemeyi ‘adaleti bozmakla’ suçlayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “UCM’nin İsrail’i uydurma savaş suçları için soruşturması tamamen anti-semitizmdir” dedi. Netanyahu, Yahudilere karşı yapılan Nazi katliamları gibi suçları önlemek için kurulan mahkemeyi, Yahudilerin tek devleti olan İsrail’i hedef almakla da suçladı.
ABD: CİDDİ KAYGILARIMIZ VAR
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, karaa ilişkin, “UCM’nin İsrail personeli üzerinde yetkisini kullanma girişimi konusunda ciddi kaygılarımız var.” dedi.
İsrail gibi UCM’ye üye olmayan ABD yönetimi, mahkemenin yetkisinin sadece rızası olan ülkelere ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin talebine münhasır olması gerektiğini ifade etti.
FİLİSTİN YÖNETİMİ: TARİHİ BİR GÜN
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın yardımcısı Nebil Şat mahkemenin kararını memnuniyetle karşıladıklarını belirtti ve “Bu iyi bir haber ve bir sonraki adım İsrail’in halkımıza karşı işlediği suçlara ilişkin resmi soruşturma açılması olacak” diye konuştu.
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, kararı “adaletin ve insanlığın zaferi” olarak nitelendirdi.
Filistin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamadaysa “Hesap verme zorunluluğu ilkesi açısından tarihi bir gün” sözleri kullanıldı.
HAMAS: ÖNEMLİ BİR ADIM
Hamas da kararı memnuniyetle karşıladı. Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada, “Bu karar, adaletin sağlanması yolunda atılan önemli bir adımdır.” ifadesi kullanıldı.
“Siyonist savaş suçlularının uluslararası mahkemelerde yargılanması için gerekli adımların tamamlanması” çağrısı yapılan açıklamada, UCM’nin olası baskılarla mücadele çabasının, şeffaflığını ve güvenilirliğini gösterdiği belirtildi.
TÜRKİYE KARARI MEMNUNİYETLE KARŞILADI
Kararı memnuniyetle karşılayan Türk Dışişleri Bakanlığı, “İsrail’in Filistin topraklarında işlemekte olduğu suçlardan dolayı hesap vermesinin ve söz konusu suçların sorumlularının tespit edilmesinin sağlanması yönünde atılmış anlamlı bir adımdır. UCM kararının uluslararası toplum tarafından desteklenmesi, İsrail’in Filistin halkına yönelik aşırı ve orantısız güç kullanımına karşı caydırıcılık tesis edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.” değerlendirmesini yaptı.
ROMA STATÜSÜ VE ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ
15 Haziran 1998 – 17 Temmuz 1998 tarihleri arasında toplanan Birleşmiş Milletler Konferansı, İtalya’nın başkenti Roma’da Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Kuruluş Statüsü’nü karara bağladı.
Roma Statüsü adı verilen uluslararası anlaşma ile kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi, savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakmakla görevlendirilmiştir.
1 Temmuz 2002 tarihinde Hollanda’nın Lahey kentinde resmen kurulan mahkeme, 11 Mart 2003 tarihinde çalışmalarına başlamıştır.
2020 yılı Aralık ayı itibariyle Roma Statüsü’ne 123 ülke taraftır. 42 ülke ne anlaşmayı imzalamış ne de Roma Statüsü’ne taraftır.
UCM KİMLERİ YARGILAYABİLİR?
UCM sadece Roma Statüsü’nün yürürlüğe giriş tarihi olan 1 Temmuz 2002’den sonraki suç iddialarını yargılayabilir. Ancak bu tarihten sonra imza atmış devletler için Antlaşma’ya taraf olma tarihi esas alınır. Bu devletler isterlerse UCM’ye 1 Temmuz 2002’ye kadar geriye doğru yargılama yetkisi verebilir.
UCM Savcılığı bugüne kadar 12 resmi soruşturma açmıştır. 9 konuda ise ön soruşturma devam etmektedir. Toplamda 42 kişi hakkında suçlamada bulunulmuştur.
UCM sadece kişileri yargılayabilir. Devletleri yargılama yetkisine sahip değildir.
Yargılanacak kişinin taraf ülke vatandaşı olması gerekir.
Taraf ülkelerin devlet sınırları içinde veya bir taraf ülke vatandaşı tarafından işlenen ve anlaşma’da belirtilen suçlar UCM yetkisindedir. Taraf olmayan ülkeler de Mahkeme’yi belirli bir suç için yetkilendirebilir.
ABD, UCM’DEN ÇEKİLDİ
1995’ten 2000 yılına kadar ABD hükumeti UCM’nin kurulmasını destekledi ancak Amerikalılar UCM’nin BM Güvenlik Konseyi tarafından kontrol edilmesini istedi. ABD ayrıca, Amerikalı yetkilileri ve Amerikan vatandaşlarını mahkemenin yargı yetkisi dışında tutmak için uğraştı ancak bu çabalar başarısız kaldı.
Bill Clinton yönetimi döneminde 31 Aralık 2000 tarihinde Amerikan Büyükelçisi David Scheffer hükumeti adına Roma Statüsü’nü imzaladı. 2001 Yılında George W. Bush yönetimi UCM toplantılarına katılmamaya başladı ve 6 Mayıs 2002 tarihinde ABD Roma Statüsü’nden imzasını çektiğini resmen açıkladı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin eski başkanı Donald Trump geçtiğimiz yıl mahkemenin Afganistan’daki Amerikan askerlerini dava etme girişimi üzerine aralarında yargıç Bensouda’nın da bulunduğu bir grup mahkeme yetkilisine yaptırım uygulamıştı. Biden yönetimi bu yaptırımları gözden geçireceğini belirtmişti.
TÜRKİYE, TARAF DEĞİL
Türkiye, ne Roma statüsüne taraftır nede anlaşmayı imzalamıştır.
İsrail ise anlaşamayı imzalamak için son tarih olan 31 Aralık 2000 tarihi itibariyle anlaşmayı imzalamıştır ancak İsrail Meclisi’nde anlaşma onaylanmamıştır.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder