6 Temmuz 2021 Salı

Türkiye’nin Libya’dan asker çekmeme ısrarı yeni çatışma riskini artırıyor

Libya’da geçen yıl 23 Ekim’de imzalanan ateşkesle birlikte sağlanan barış ortamı tehlikede. İçeride taraflar, seçimlerin yasal zemini ve anayasa konularında anlaşamazlarken; dışarıda Türkiye’nin askerlerini çekmemesi konusundaki ısrarı sorunu içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.

BOLD ANALİZ – 23 Haziran’da Berlin’de gerçekleştirilen Libya Konferansı’nda Türkiye’nin ülkeden askerlerini çekmeme konusundaki ısrarı ve uyguladığı politikalar Kuzey Afrika ülkesinde yeni çatışma riskini beraberinde getiriyor.

Anayasanın referanduma sunulmaması ve Libya Siyasi Diyalog Platformu’nun seçimlerin yasal altyapısı üzerinde anlaşma sağlayamaması sebebiyle 24 Aralık’taki seçimlerin tehlikeye girmesi de ülkede belirsizlik ve çatışma riskini arttıran diğer etkenler.

Sonuç olarak Ankara’nın siyaset tarzı, petrol zengini bu kuzey Afrika ülkesinde gazeteci Fehim Taştekin’in sözleriyle ‘Libyalılar arasındaki bölünmeyi derinleştirirken uluslararası alanda da karşı cepheyi büyütüyor’.

ATEŞKES VE GEÇİCİ HÜKUMET

Libya’da 2011’de Muammer Kaddafi’nin devrilmesinin ardından 2014’te başlayan ikinci iç savaşta ülke 2 tarafın güç mücadelesine sahne oldu: Batıda Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükumeti (UMH) ve doğuda Tobruk merkezli Libya Temsilciler Meclisi.

2019’da şiddetlenen ve 2020’de Trablus’un kuşatmasıyla zirveye çıkan iç savaşta Türkiye’nin Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükumeti’ne aktif destek vermesi savaşın seyrini değiştirdi.

Ankara’nın Suriye’den taşıdığı paralı askerler ve Türk Ordusu’na bağlı birliklerin desteğiyle UMH birlikleri Trablus kuşatmasını sona erdirdi. General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu geri çekilmek zorunda kaldı.

UMH birliklerinin ilerleyişi sürerken gelen 23 Ekim 2020’de gelen ateşkes ülkede barış ümitlerini yeniden arttırdı.

Ateşkesle birlikte oluşturulan Libya Siyasal Diyalog Platformu, ülkeyi 24 Aralık 2021’de seçime götürecek Başbakan ve Başkanlık Konseyi üyelerini seçti. Geçici hükumet Şubat ayında görevi devraldı.

BİRLİK SAĞLANAMADI, TARAFLAR POZİSYONLARINI KORUDU

Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti Başbakanı Fayiz Es-Serrac, Başbakan Abdülhamid Dibeybe ve Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi’ye yönetimi Şubat ayında devretti.

Geçen yıl Ekim ayında sağlanan ateşkes ve oluşturulan geçici hükumete rağmen ülkede tam bir birlik sağlanamadı, ülkedeki iki başlı yapı kırılamadı.

Ülkenin doğusunda bulunan General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu silah bırakmadı veya Trablus merkezli ordunun içine dahil edilmedi.

Yönetimdeki ikili yapı ve ikili meclis sistemi devam etti. Taraflar daha önceden elinde tuttukları bölgelerde etkilerini devam ettirdi.

Kısaca taraflar ateşkes öncesi pozisyonlarını sürdürmeye çalıştı. Ve ülkedeki en büyük istikrarsızlık unsurlarından birisi olan yabancı paralı askerler ve askeri güçler çekilmedi.

Tarafların durumlarını koruma ve yabancı güçlerin çekilmemesinin en önemli sebeplerinden birisi ülkenin yeniden bir iç savaşa sürüklenmesi durumunda çatışan tarafların ellerini güçlü tutmak isteğinden kaynaklandı. Bu da 10 yıldır iç savaşla pençeleşen ülkede tarafların barışa ve politik bir çözüme ulaşma konusunda ümitlerinin ne kadar az olduğunun bir göstergesiydi.

YABANCI GÜÇLERİN ÇEKİLMESİ VE İKİNCİ BERLİN KONFERANSI

İkinci Libya Konferansı Almanya’nın başkenti Berlin’de 23 Haziran’da gerçekleştirildi

Geçen yıl 23 Ekim’de sağlanan ateşkese göre 3 ay içinde ülkedeki bütün paralı askerlerin ve yabancı güçlerin ülkeyi terk etmesi gerekiyordu.

BM Güvenlik Konseyi, ülkedeki tüm paralı askerlerin ve yabancı güçlerin çekilmesi için ateşkes sonrası 2 kez çağrıda bulundu.

Bu noktada şunu hatırlatmak gerekir ki ülkede resmi olarak asker bulunduran tek ülke Türkiye. Türk hükumeti ile Ulusal Mutabakat Hükumeti arasında 27 Kasım 2019’da imzalanan askeri ve güvenlik işbirliği anlaşması ile Türkiye Libya’da asker bulunduruyor.

Türkiye’nin ayrıca Suriye’den taşıdığı muhalif silahlı gruplar da Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükumeti’ne destek oluyor. Doğudaki Libya Ulusal Ordusu’na ise Suriye, Çad ve Sudanlı milisler ile Rus Wagner Grubu’na bağlı paralı askerler destek veriyor.

23 Haziran’da Almanya’nın evsahipliğinde Berlin’de gerçekleştirilen Libya Konferansı sonrası yayınlanan sonuç bildirgesinde ülkedeki tüm paralı askerlerin ve yabancı güçlerin ülkeden ‘derhal’ çekilmesi yönünde bir karar çıktı. Ancak Türkiye, paralı askerlerin çekilmesi fikrine destek olurken, resmi olarak Libya’da bulunan yabancı askerlerin çekilmesi çağrısına şerh koydu.

LİBYA’DAKİ TÜRK ASKERLERİ ANLAŞMAZLIĞIN MERKEZİNDE

Libya’daki her 2 taraf da yabancı paralı askerlerin ülkeden çıkarılmasını istiyor ancak Türkiye’nin 27 Kasım 2019’da yaptığı anlaşma ile gönderdiği Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) bağlı birlikleri bu ülkede tutma isteği bütün hesapları alt üst ediyor.

Ülkenin doğusundaki Libya Temsilciler Meclisi ve General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu, kendilerine destek veren Çad, Sudan ve Suriyeli misliler ile Rus Wagner Grubu’na bağlı paralı askerlerin çekilmesi durumunda büyük güç kaybedeceklerini ve Türk Silahlı Kuvvetleri destekli ordunun çok güçleneceğini ifade ediyor.

Bu yüzden doğudaki Temsilciler Meclisi ve ona bağlı Libya Ulusal Ordusu, Türk askerleri ülkeden ayrılmadan kendilerine destek veren paralı askerlerin çekilmesine karşı çıkıyor.

Sonuçta, Ankara’nın asker çekmeme ısrarı sorunu kilitlemiş durumda. Ülkedeki en büyük istikrarsızlık kaynaklarından olan yabancı paralı askerler ülkeden gönderilemiyor.

LİBYA’DAKİ TÜRK ASKERLERİ YASAL MI?

Tükiye ile Libya arasındaki ‘askeri ve güvenlik işbirliği anlaşması’ AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin UMH Başbakanı Fayiz Es-Serrac arasında 27 Kasım 2019’da İstanbul’da imzalandı.

Ulusal Mutabakat Hükumeti, geçen yıl ateşkes sağlanana kadar uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler tarafından Libya’nın resmi temsilcisi kabul ediliyordu. Bu yönüyle 2019’da imzalanan anlaşma meşru ve geçerli bir ikili anlaşma idi.

Ancak 23 Ekim 2020’de yapılan ateşkes anlaşmasına UMH’nin imzaladığı anlaşmalarla ilgili bir madde eklendi. Buna göre UMH’nin imzaladığı anlaşmaların geçerliliğini devam ettirmesi için Tobruk merkezli Libya Temsilciler Meclisi’nin de bu anlaşmaları onaylaması gerektiği belirtildi. Ancak şu ana kadar Libya Temsilciler Meclisi, askeri ve güvenlik işbirliği anlaşmasını onaylamadığı gibi Yunanistan’ın büyük tepkisini çeken ‘deniz yetki alanları anlaşmasını’da onaylamadı.

Bu yönüyle Türk askerlerinin Libya’da bulunması yasal olarak tartışmalı.

TÜRKİYE’YE SÖMÜRGECİLİK SUÇLAMALARI

Son dönemde yaşanan bazı olaylar da Türkiye konusunda Libya’daki rahatsızlığı arttırdı. Aslında Libya’da Türkiye ve Türk halkı Osmanlı geçmişinden dolayı seviliyor. Ancak Arap milliyetçiliğinin yüksek olduğu bazı kesimlerde Osmanlı’ya yönelik sömürgecilik suçlamaları da yok değil.

Hem 23 Haziran’daki Berlin konferansı hem de 14 Haziran’daki NATO zirvesinin hazırlıkları sürerken Türkiye, geçici hükumeti baskı altına almak için girişimlerde bulundu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, MİT Başkanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Başkan Vekili ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’dan oluşan bir heyet 12 Haziran’da Trablus’a resmen çıkarma yaptı.

Bu ziyaret sırasında yaşanan bir olay ise Libya’da, özellikle ülkenin doğusunda Türkiye’ye yönelik sömürgecilik suçlamalarına neden oldu.

AKAR’IN ZİYARETİ SIRASINDA YAŞANANLAR

Libya Mitiga Havalimanı’nda Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı Türk yetkililer karşıladı.

12 Haziran’daki ziyarete katılan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Trablus’a diğer heyet üyelerinden farklı olarak İtalya’nın Sicilya Adası’ndan geçti. Akar’ın ziyareti ve geleceği uçak konusunda Libyalı yetkililerin hiç bilgilendirilmediği ortaya çıktı. Bu yüzden Akar, havaalanında sadece Türk yetkililer tarafından karşılandı. Akar’ın uçağı indiği sırada Libyalı personelin uçağa yaklaşmasının engellendiği ifade edildi.

Akar, Mitiga Havaalanı’na indikten hemen sonra Libya’aki Türk Görev Gücü ile özel bir toplantı yaptı. Bu toplantıya hiçbir Libyalı yetkili alınmadı. Daha sonra Libya Genelkurmay Başkanı’nın da katıldığı bir toplantı yapıldı.

Akar’ın ziyareti sırasında tüm bu yaşananlar Libya tarafında rahatsızlığa neden oldu ve Türkiye’ye sömürgecilik suçlamaları yöneltildi.

Libya Başbakanı Abdülhamid Dibeybe’nin Türk askerlerinin çekilmesi konusunda Türkiye’ye karşı açık pozisyon alamaması nedeniyle hazırladığı bütçe ülkenin doğusundaki Temsilciler Meclisi’nde 3 kez reddedildi. Bütçenin Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’nden geçmemesinde Akar’ın izinsiz ziyaretinin oluşturduğu hoşnutsuzluğun da etkili olduğu belirtiliyor.

ERDOĞAN’IN ALİYEV’E SÖZLERİ

Son dönemde Libya’da rahatsızlık oluşturan bir diğer olay da AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan ziyareti sırasında yaşandı. Erdoğan’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e sarf ettiği, “Örneğin şu anda bizim Türk Petrolleri ile alakalı bir yapımız var. Bu yapıyla birlikte, nasıl şu anda TAP’ta, TANAP’ta birlikteliğimiz varsa, biz değerli dostum İlham Aliyev kardeşimizle böyle bir adımı Libya’da da atabiliriz” dedi.

Erdoğan’ın Libya’nın haberi olmadan Azerbaycan’a bu ülkede petrol ve doğalgaz konusunda ortak çalışma teklifi özellikle ülkenin doğusundaki Libya Temsilciler Meclisi’nde hararetli tartışmalara neden oldu. Türkiye, Libya’da yine sömürgecilikle suçlamalarına maruz kaldı.

SEÇİMLERİN YASAL ZEMİNİ KONUSUNDA UZLAŞILAMADI

Bu arada İsviçre’nin Nyon kentinde geçen hafta BM himayesinde bir araya gelen Libya Siyasi Diyalog Platformu’nun seçimlerin yasal zemini konusunda uzlaşamaması da büyük hayal kırıklığı yarattı. 24 Aralık’taki seçimlerin ertelenmesi ihtimali doğdu.

Libya’da hazır olan anayasa taslağı da referanduma sunulmuş değil. Tüm bu anlaşmazlıklar BM tarafından belirlenen takvimin sarkmasına neden olacak gibi görünüyor.

LİBYA’DAKİ TARAFLAR VE DESTEKÇİLERİ HAREKETLENMEYE BAŞLADI

Paralı askerler ve yabancı güçlerin çekilmemesi, seçimlerin yasal zemini ve anayasanın onaylanmamış olması nedeniyle Libya’daki hiziplerin faaliyetleri ve bu hiziplere destek veren ülkelerin girişimleri de artmaya başladı.

ATİNA, LİBYA’DA GİRİŞİMLERİNİ ARTTIRDI

Türkiye ile UMH arasında 2019’da imzalanan deniz yetki anlaşması nedeniyle rahatsız olan ve Türkiye’nin bölgedeki etkisini dengelemeye çalışan Atina, Libya ile ilgili temaslarını arttırdı. Atina önce geçiş hükumeti yetkililerini ağırladı. Ardından doğudaki Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih Atina’ya davet edildi.

Salih, Atina’da Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile görüştü.

MISIR’DAN YENİ ASKERİ ÜS AÇILIŞI VE TÜRKİYE’YE GÖZDAĞI

Libya’nın doğusundaki Temsilciler Meclisine ve General Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu’na en büyük desteği geçmişten beri Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri veriyor. Bu iki ülke aynı zamanda Türkiye’nin Libya’daki varlığından da en çok rahatsız olan ülkeler.

Libya’daki hizipler arasındaki çizgilerin yeniden belirginleşmesiyle birlikte Mısır da hareketlendi. Geçen hafta yarı resmi Al Ahram gazetesinde çıkan bir yazıda Mısır eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı Hüseyi Haridy, Türkiye’nin Libya’dan askerlerini çekmemesi durumunda iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi konusunda bir ilerleme olmayacağını ifade etti.

Mısır, Cumartesi günü de Libya sınırından yaklaşık 130 km uzakta ‘3 Temmuz Deniz Üssü’nün açılışını yaptı. Açılışa katılanların isimleri önemli mesajlar içeriyordu.

Açılışa, Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Es-Sisi ile birlikte Mısır’ın bölgedeki ve Libya’daki en büyük müttefiki Birleşik Arap Emirlikleri’nden Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ve Libya Başkanlık Konseyi Başkanı (Cumhurbaşkanı) Muhammed Menfi katıldı. Menfi, Libya’daki geçiş yönetiminde Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne daha yakın bir isim olarak biliniyor.

Yeni üssün açılışının ardından Mısır Deniz Kuvvetleri, bölgede Kadir-2 adlı büyük bir donanma tatbikatı da gerçekleştirdi.

Uzmanlar, üssün açılışı ve ardından gerçekleştirilen tatbikatın, Kahire’nin Libya’daki kırımızı çizgilerini ve Akdeniz’deki doğal kaynaklar üzerindeki hak iddiasını koruma konusundaki kararlılığını gösterdiğini ifade etti.

Mısır, 2020 yılı yaz aylarında Türkiye destekli UMH güçlerinin Libya’nın doğusundaki Cufra ve Sirte’ye saldırması durumunda savaşa müdahil olma tehdidinde bulunmuştu.

Araplar TAV’ın da içinde bulunduğu 3 milyar dolarlık havalimanı terminal sözleşmesini iptal etti

 

Türkiye’nin Libya’dan asker çekmeme ısrarı yeni çatışma riskini artırıyor yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder