TSK, 10 Şubat’ta Kuzey Irak’ta gerçekleştirdiği rehine kurtarma operasyonunda hayatını kaybeden 13 rehineden ikisinin MİT’in üst düzey yöneticileri Erhan Pekçetin ve Aydın Günel olup olmadığı konusu gizemini koruyor. Pekçetin ve Günel, 2017’den beri PKK’nın elinde rehin durumdaydılar.
BOLD – Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 10 Şubat’ta Irak’ın dağlık bölgesi Gara’ya yönelik geniş kapsamlı bir operasyon başlattı. turkishminute.com’dan Cevheri Güven’in haberine göre PKK’nın elinde tuttuğu 13 rehinenin kurtarılması için planlanan operasyon beklendiği gibi gitmedi. Örgütün, hapishane olarak kullandığı Gara bölgesindeki mağarasında bulunan rehinelerin tamamı öldü. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, rehinelerin PKK tarafında başlarına kurşun sıkılarak öldürüldüğünü açıkladı. Örgüt ise ölümlerin TSK’nın hava bombardımanı nedeniyle olduğunu savunuyor. Türk yetkililer ölen rehinelerden 11’inin kimliğini açıkladı. Kurbanlardan ikisinin ismi henüz açıklanmadı. O isimlerin PKK’nın elinde tuttuğu MİT’in üst düzey yöneticileri olduğu iddia ediliyor.
4 YILDIR PKK’NIN ELİNDE TUTULAN MİT YÖNETİCİLERİ
MİT’in Yurtdışı Etnik Bölücü Faaliyetler Başkanı Erhan Pekçetin ve MİT İnsan Kaynakları Yöneticisi Aydın Günel, 4 Ağustos 2017’de Irak Kürdistan Bölgesel yönetimi sınırları içindeki Süleymaniye kentinin Dokan kasabasında önemli bir operasyon için bulunuyorlardı. MİT yöneticileri üst düzey PKK’lı bazı isimlerin yakalanarak Türkiye’ye getirilmesini koordine etmek için MİT Başkanı Hakan Fidan’ın talimatıyla Dokan’a gitmişlerdi. Ancak PKK karşı operasyon yaptı ve MİT’in en önemli yöneticilerinden ikisini yanındaki görevlilerle beraber rehin aldı. Birkaç ay sonra, MİT yöneticileri Pekçetin ve Günel’in PKK tarafından sorgulandıkları görüntüler Youtube’ta kısa süre yayınlandı ancak Türkiye’nin şikayetiyle kaldırıldı. O tarihten beri MİT yöneticilerinden haber alınamıyordu.
Milli Savunma Bakanlığı ilk etapta ölen 13 rehinenin sivil olduğunu açıkladı. 11 kişinin ismi açıklandığında ise tamamının asker ve polis olduğu ortaya çıktı. İsmi açıklanmayan iki kişinin MİT mensupları olabileceğine ilişkin tartışma ise PKK’nın açıklamasıyla başladı. PKK açıklamasında esirlerle ilgili bilgi verilirken “MİT mensubu, asker ve polisler” ifadesi kullanıldı.
PKK’nın açıklamasında şöyle dendi: “Üç gün boyunca gelişen ağır bombardımanlar, kamp dışında ve içinde gelişen yoğun çatışmalar elimizde esir olarak bulunan MİT mensubu, asker ve polislerin bir kısmının yaşamını yitirmesine yol açmıştır. Bu kampa yapılacak bu kadar saldırı sonucunda hiç kimsenin oradan sağ olarak kurtulamayacağı gerçeği en sıradan askeri bilgiye sahip bir kişi tarafından dahi bilinebilecek bir husus olmasına rağmen, bu kampa dönük yapılan saldırı hiçbir biçimde onların kurtarılmasına dönük olmayıp tamamen imha edilmeleri amaçlanarak yapılmıştır. Bu insanların katledilmiş olmasının asıl ve tek sorumlusunun böyle bir saldırıya karar veren ve hiçbir insani duyguya sahip olmayan Hulusi Akar olduğu açıktır.”
OPERASYONUN BAŞARISIZLIĞI TARTIŞILIYOR
Rehine kurtarma operasyonu olarak 10-13 Şubat 2021’de icra edilen operasyonun ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Güler, kamera karşısına geçtiler. Operasyonla ilgili açıklama yapılırken salona sadece Anadolu Ajansı kamerası alındı. Güler ve Akar, hiçbir soru kabul etmeden operasyonun başarısını anlattı ve 42 PKK’lının öldürüldüğü, PKK’nın hapishane olarak kullandığı mağaranın ele geçirildiğini duyurdu.
Ancak, bütün rehinelerin hayatını kaybetmiş olması nedeniyle operasyonun başarısızlığı tartışılıyor. Muhalefet cephesi, hükümetin bugüne kadar rehineleri kurtarmakla ilgili hiçbir girişimde bulunmadığını, siyasi bir şov amaçlandığını ancak başarısızlıkla sonuçlandığını belirtiyorlar. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, hükümetin sivil toplum kuruluşlarını devreye sokarak PKK’yla temas kurarak rehineleri kurtarabileceğini ancak yıllardır bunun yapılmadığını söyledi. Benzer ifadeler rehinelerden Mevlüt Kahveci’nin 15 Nisan 2019’da ailesine gönderdiği mektupta da var.
21 Eylül 2016’dan beri PKK’nın elinde tutsak olan Uzman Erbaş Mevlüt Kahveci, ailesine gönderdiği mektupta, bulunduğu yerde 13 rehine olduklarını, AKP hükümetinin STK’ları devreye sokması durumunda serbest bırakılacaklarını belirtiyor. Baskının yapıldığı mağarada hayatını kaybeden Mevlüt Kahveci 31 yaşındaydı.
HÜKUMETİN TEPKİSİ HDP VE AMERİKA’YA YÖNELDİ
Rehinelerin PKK’yla görüşülerek kurtarılabileceğini ancak bugüne kadar hiçbir adım atılmadığını söyleyen HDP Milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Hüda Kaya hakkında birkaç saat içinde soruşturma başlatıldı. Gergerlioğlu ve Kaya, aynı zamanda Türkiye’nin bilinen iki insan hakları savunucusu.
Ardından HDP’lilere yönelik operasyonlar başladı. İçişleri Bakanlığı, Pazartesi sabahı 40 ilde yapılan operasyonlarda aralarında HDP il ve ilçe başkanlarının da olduğu 718 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 13 rehinenin öldürülmesiyle ilgili olarak ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan “Eğer PKK tarafından gerçekleştirildiği doğrulanırsa, en şiddetli şekilde kınıyoruz” açıklamasına” tepki gösterdi. Erdoğan, ABD’yi PKK’nın yanında olmakla suçladı:
“Eğer biz sizinle dünyada, NATO’da bu birlikteliğimizi sürdüreceksek teröristlerin yanında yer almayacaksınız. Hani siz PKK’nın, YPG’nin, PYD’nin yanında değildiniz. Bal gibi de yanındasınız ve arkasındasınız. (…) Artık hiçbir ülke, kuruluş, yapı ve kişi, Türkiye’nin Irak ve Suriye harekatlarını sorgulayamaz” dedi.
Erdoğan, 13 rehinenin kaybedildiği operasyonla ilgili Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Salı günü Meclis Genel Kurulu’nda operasyonla ilgili bilgi vereceğini de açıkladı.
HDP’ye yönelik politikaların sertleşeceğine ilişkin güçlü başka bir sinyal de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan geldi. Kamuda en güçlü pozisyonlardan birini temsil eden Altun, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “HDP demek PKK demektir” diyerek bir de video paylaştı. Altun’un açıklaması sonrası AKP’liler HDP’nin kapatılması için çağrıda bulundular.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder