18 Şubat 2021 Perşembe

Türkiye 13 rehinenin öldüğü fiyaskonun sorumlusunu arıyor

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’nın elindeki Türk 13 rehineyi kurtarmak için yaptığı Gara operasyonu fiyaskoyla sonuçlandı. Hulusi Akar ve Yaşar Güler birbirine zıt açıklamalar yaptı. Operasyonun istihbaratını sağlayan Milli İstihbarat Teşkilatı ise hala suskun…

BOLD – Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’ın Türkiye sınırına yakın dağlık bölgesi Gara’ya 10 Şubat’ta başlayan ve üç gün süren bir operasyon gerçekleştirdi. Operasyonda, PKK’nın Türkiye’den kaçırarak götürdüğü 13 rehinenin kurtarılması hedefleniyordu. Rehineler asker, polis ve MİT görevlilerinden oluşuyordu ve 2015’ten beri farklı zamanlarda kaçırılmışlardı.

turkishminute.com’un haberine göre Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in verdiği bilgiye göre, operasyonu önce Hava Kuvvetleri F16’lar ve silahlı dronlarla başlattı, ardından helikopterlerle bölgeye Özel Kuvvetler Komutanlığından birlik indirildi. Güler, kurtarma operasyonu yapılan mağaranın krokisi önünde yaptığı basın açıklamasında, mağaraya ait istihbarat bilgilerinin önceden ellerinde olduğunu, mağaranın bir modelinin yapıldığını ve Özel Kuvvetler’in bu model üzerinde eğitim yaptıklarını söyledi.

REHİNE OPERASYONU DEMEDİ

Ancak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, konuyla ilgili Meclis’teki özel bilgilendirme oturumunda tam tersi açıklamalar yaptı. Akar, PKK’nın yeni toplanma ve üs bölgesi olarak Gara dağlık bölgesini seçtiğini operasyonun bu nedenle planlandığını söyledi. Akar, operasyonun rehine kurtarma operasyonu olduğunu söylemekten kaçındı. Akar, bölgenin önce F-16’lar ve silahlı dronlarla bombalandığını, ardından bölgeyi ele geçirmek için kara birliklerinin gönderildiğini söyledi. Özel Kuvvetler birliğinin bölgeye indikten üzerlerine ateş açıldığını, bunun üzerine birliğin ateş açılan mağaraya doğru ilerlediğini anlatan Akar, askerlerin mağaranın üç girişi olduğunu keşfettiklerini, mağaraya girdikten sonra farklı noktalarda beş demir kapı ve parmaklıklarla karşılaştıklarını söyledi. Akar, “Bunlar bilinmediği için başlangıçta bunlarla karşılaşıldı. Dolayısıyla ilerleme çok zor oldu.” dedi.

Akar’ın 16 Şubat’ta Mecliste yaptığı bu açıklamalar, Org. Güler’in PKK’nın cezaevi olarak kullandığı mağaraya ait tüm istihbaratın önceden elde edildiği ve detaylı krokisinin çıkartıldığı açıklamasıyla çelişiyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Akar’ın Meclis’te yaptığı konuşmadan bir gün önce 15 Şubat’ta operasyonun rehine kurtarma operasyonu olduğunu doğrulamıştı:

“Operasyon yapmak suretiyle bu kardeşlerimizi(rehineler) kurtaralım istedik. Ve gerek Savunma Bakanım gerek Genelkurmay Başkanım gerek Millî İstihbarat, gerek polis, hep birlikte yapılan çalışmalar neticesinde adım atıldı. (…) Ama gel gör ki başaramadık.”

“ÜTOPİK BİR OPERASYON”

Operasyonla ilgili çelişkiler bununla sınırlı değil. Deva Partisi milletvekili Mustafa Yeneroğlu, operasyonun rehine kurtarma operasyonu olmasına rağmen, sürpriz etkisini kıracak biçimde önceden hava operasyonu yapılmasının sebebini bir soru önergesiyle Meclis gündemine getirdi.

Turkishminute’e konuşan ancak güvenlik nedeniyle isminin açıklanmasını istemeyen eski bir general de bu noktaya dikkat çekiyor. 15 Temmuz’un ardından TSK’dan ihraç edilen general, operasyonu “ütopik” olarak niteliyor:

“Operasyon başka bir ülkenin topraklarında yapıldığı için olmazsa olmazı gizliliktir. Kurtarma biriminin güvenliği, kurtarmaya çalışacağınız rehinenin güvenliği en önemli iki şey. Ancak görüyoruz ki daha operasyonun başında kurtarma birimini komuta eden iki yüzbaşı PKK’lılar tarafından şehit edilmiş.  Önce hava harekatı yapılması ve bilgi sızdırması ihtimali olan Peşmergelerle işbirliği yapılması gizliliği ortadan kaldıran iki unsur. Hava harekatı Özel Kuvvetler mağaraya baskın yaptığı an başlamalıydı. Ancak baskın özelliği kaybedilerek başlandığı için başarı ihtimali zaten kalmamış.”

General, rehinelerin yaklaşık 6 yıldır PKK’nın elinde olduğu halde operasyonun neden şimdi ve kış şartlarında yapıldığı sorusuna şu cevabı verdi:

“Öncelikle bu ütopik bir kurtarma operasyonu. O dağlık alanda ve o mağarada rehinelerin canlı çıkma ihtimali neredeyse imkansız. Böyle bir planlama ancak MİT Başkanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yönetim tarzına uygun. TSK’dan son 5 yılda 150’den fazla general ve özellikle NATO subayları ihraç edildi. Hükümetin siyasi ihtiyaçları için talep edilmiş ve planlanmış böylesi ütopik bir operasyona itiraz edecek subay TSK’da kalmadı.”

General’e göre 13 rehine ve iki yüzbaşının kaybı büyük bir başarısızlık ve TSK’nın en seçkin birimi olan Özel Kuvvetler Komutanlığında travmaya neden olacak.

ANKARA’DA BAZI KİŞİLER KOLTUĞUNU KAYBEDEBİLİR

Muhalefeti sürekli baskı altında tutan Erdoğan, 13 rehinenin ölümünün ardından ilk kez farklı bir adım attı ve Milli Savunma Bakanı ile İçişleri Bakanı’nı muhalefet partilerini bilgilendirmek için görevlendirdi. İki bakan, CHP ve İyi Parti’yi ziyaret edip operasyonun detaylarını anlattılar. Gazeteci Murat Yetkin’e göre operasyonun rehine kurtarma kısmındaki başarısızlık Ankara’daki bazı kişileri koltuğundan edebilir.

Koltuğunu kaybedecek kişinin Savunma Bakanı Hulusi Akar olabileceğine ilişkin spekülasyonlar var. Erdoğan yanlısı medyada alışılmadık biçimde son bir ayda Hulusi Akar’ı eleştiren haberler çıkmaya başladı. 2015-18 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan Akar, emekli olup siyasete atılmasına rağmen halen TSK üzerinde güçlü otoritesi bulunuyor. Mevcut Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, kameralar önünde Hulusi Akar’a “Sayın Bakan” yerine hala “komutanım” demeyi tercih ediyor.

Anamuhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Erdoğan’ın 15 Şubat’ta yaptığı konuşmasında “başaramadık” demesinin açık bir itiraf olduğunu, başarısızlığın sorumlusunun siyasi amaçlarla bu operasyona karar veren Erdoğan olduğunu belirtiyor.

 

 

 

 

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder