25 Eylül 2019 Çarşamba

“Tayyip Erdoğan iki cepheli bir savaşın arasında kalabilir”

AKP içerisinde iki cepheli bir güç mücadelesi yaşandığı, bu mücadelenin savaşa dönüşmesi durumunda AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın savaşın arasında kalabileceği belirtildi.

BOLD – AKP’de 31 Mart yerel seçimler ve İstanbul seçimi sonrası başlayan iç tartışma giderek büyüyor. Bir taraftan Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nun istifa ederek parti kurma çalışmalarını hızlandırması, diğer yandan ‘pelikancı’ grubun bakanları hedef alması, partide derinden yürüyen savaşı da gün yüzüne çıkardı.

KABİNE REVİZYONU BEKLENTİSİ GERİLİMİ ARTIRIYOR

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, bu savaşa dikkat çekti. Evrensel’in haberine göre, iktidarın kabine değişikliğini tartıştığı şu günlerde, bu gerilimin artacağı ifade ediliyor.

ERDOĞAN BÜYÜK BİR SIKIŞMIŞLIK YAŞIYOR

AKP’de gruplar arasındaki tartışma ve kavgaların başkanlık sisteminin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıktığına vurgu yapan Doç. Burak Bilgehan Özpek, “Gerek yatay eksenden gerekse dikey eksenden gelen basınç arttıkça Erdoğan büyük bir sıkışmışlık yaşıyor. Eğer bahsi geçen fraksiyonlar arası mücadele bir savaşa dönerse Erdoğan iki cepheli bir savaşın arasında kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

AKP İÇİNDE PARALEL VE DİKEY YAPILANMA

Özpek şunları söyledi: “AKP içinde yatay ve dikey olmak üzere farklı gruplaşmalar mevcut. Bunu söylerken AKP’den istifa etmiş ancak partiyi kuran ve uzunca bir süre partinin içinde bulunan insanları da dahil ediyorum. Yatay eksen, parti içindeki ideolojik ve felsefi ayrışmaları gösteriyor. Bir yanda, tamamen popülist ve dönemin ihtiyaçlarına göre esneyebilen, pragmatik bir Erdoğan var. Bu aslında başlı başına bir ideoloji çünkü İslamcılık veya muhafazakar demokrasi gibi fikirsel çerçevelere teslim olmayı reddeden bir yaklaşım. Bir program, bir kadro ve kurumsal bir parti yapısı tarafından denetlenmeyi istemiyor.”

AHBAP ÇAVUŞ KAPİTALİZMİ

Bu yaklaşımın geldiği noktanın, kişiselleşmiş bir yönetim ve bu yönetimin ikbali için gerekli ekonomik ve politik hamleleri yapmak olduğunu ifade eden Özpek, “Şu anda, Rusya, İran ve Çin ile iş birliği, milliyetçi ve ulusalcı aktörler ile iç politikada ittifak kurmak ve ahbap çavuş kapitalizmi Erdoğan’ın politik çizgisini belirliyor. Bunun karşısında, Ahmet Davutoğlu İslamcı bir fikir çerçevesini benimsiyor ve AKP’nin kurumsal bir siyasi parti olmasında ısrar ediyor. Bu çizgi, Rusya-İran ve Çin gibi ülkeler ile iş birliğini reddediyor, milliyetçi ve ulusalcı aktörler ile mesafeli olmayı gerektiriyor ve batı ile pragmatik ilişkiler kurmaya dayanıyor” dedi.

YATAY EKSENİN SON AKTÖRÜ GÜL VE BABACAN

Yatay eksenin son aktörünün ise Abdullah Gül ve Ali Babacan’ın temsil ettiği liberal kanat olduğunu dile getiren Özpek, “Bu isimler, evrensel değerlerin kısıtlayıcılığına, batı blokuyla kalıcı, istikrarlı ve kurumsal ilişkiler kurmaya, iktisadi olarak da neoliberal politikalara inanıyor” ifadelerini kullandı.

SOYLU VE ALBAYRAK REKABETİ

AKP’de dikey bir eksen de olduğunu anlatan Özpek, değerlendirmelerine şöyle devam etti: “Bu dikey eksen, Erdoğan’ın bulunduğu noktayı dik kesiyor. Bu eksende yarış, Erdoğan’a yakın olmak ile ilgili. Bir yanda Süleyman Soylu’nun temsil ettiği devletçiliği popüler kılmayı başaran etkili bir ekol var. Öte yanda, Erdoğan’ın ailesinden birisi olan ve ilginç bir şekilde popülarite yakalayamamasına rağmen medya ve halkla ilişkiler konusunda marifetleriyle öne çıkan Berat Albayrak ekibi var. Bu gruplara bir de, kamu kaynaklarından olabildiğince çok faydalanmak isteyen dini cemaat ve tarikatları ekleyebiliriz. Gerek yatay eksenden gerekse dikey eksenden gelen basınç arttıkça Erdoğan büyük bir sıkışmışlık yaşıyor.”

15 Temmuz’a bir karartma daha: Rapor TBMM’de kayboldu

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder